Hızlı Link
- MADENCİLİK İLE İLGİLİ KANUN VE YÖNETMELİKLER
- MADEN - MERMER RUHSATI NASIL ALINIR?
- SATILIK VEYA RÖDEVANSLA MADEN, MERMER, TAŞ OCAĞI RUHSATLARI
- TÜRKİYE DE MERMERCİLİĞİN TARİHİ
- TARÄ°HTE DOÄžAL TAÅž VE TAÅžLARIN DÄ°LÄ°
- HEYKEL VE HEYKELCİLİĞİN TARİHİ
- DEPREM
- DEMİRİN TARİHÇESİ
- CEVHER ZENGÄ°NLEÅžTÄ°RME
- PATLAYICI MADDE ATEÅžLEYÄ°CÄ° YETERLÄ°LÄ°K BELGESÄ°
- GENEL KÃœLTÃœR
- MADENCÄ°LÄ°K Ä°LE Ä°LGÄ°LÄ° KAYNAKLAR VE KAYNAK LÄ°NKLERÄ°
- SERAMÄ°K
- ABD'YE Ä°HRACAT
HÄ°KAYELER TECRÃœBELER
6098 SAYILI TÜRK BORÇLAR KANUNU DEVAMI VII
ONBEŞİNCÄ° BÖLÜM
Kefalet SözleÅŸmesi
A. Tanımı
MADDE 581-Kefalet sözleÅŸmesi, kefilin alacaklıya karşı, borçlunun borcunu ifa etmemesinin sonuçlarından kiÅŸisel olarak sorumlu olmayı üstlendiÄŸi sözleÅŸmedir.
B. Koşulları
I. Asıl borç
MADDE 582-Kefalet sözleÅŸmesi, mevcut ve geçerli bir borç için yapılabilir. Ancak, gelecekte doÄŸacak veya koÅŸula baÄŸlı bir borç için de, bu borç doÄŸduÄŸunda veya koÅŸul gerçekleÅŸtiÄŸinde hüküm ifade etmek üzere kefalet sözleÅŸmesi kurulabilir.
Yanılma veya ehliyetsizlik sebebiyle borçlunun sorumlu olmadığı bir borç için kiÅŸisel güvence veren kiÅŸi, yükümlülük altına girdiÄŸi sırada, sözleÅŸmeyi sakatlayan eksikliÄŸi biliyorsa, kefaletle ilgili kanun hükümlerine göre sorumlu olur. Aynı kural, borçlu yönünden zamanaşımına uÄŸramış bir borca kefil olan kiÅŸi hakkında da uygulanır.
Kanundan aksi anlaşılmadıkça kefil, bu bölümde kendisine tanınan haklardan önceden feragat edemez.
II. Åžekil
MADDE 583-Kefalet sözleÅŸmesi, yazılı ÅŸekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduÄŸu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiÄŸini kefalet sözleÅŸmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi ÅŸarttır.
Kendi adına kefil olma konusunda özel yetki verilmesi ve diÄŸer tarafa veya bir üçüncü kiÅŸiye kefil olma vaadinde bulunulması da aynı ÅŸekil koÅŸullarına baÄŸlıdır. Taraflar, yazılı ÅŸekle uyarak kefilin sorumluluÄŸunu borcun belirli bir miktarıyla sınırlandırmayı kararlaÅŸtırabilirler.
Kefalet sözleÅŸmesinde sonradan yapılan ve kefilin sorumluluÄŸunu artıran deÄŸiÅŸiklikler, kefalet için öngörülen ÅŸekle uyulmadıkça hüküm doÄŸurmaz.
III. Eşin rızası
MADDE 584- EÅŸlerden biri mahkemece verilmiÅŸ bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaÅŸama hakkı doÄŸmadıkça, ancak diÄŸerinin yazılı rızasıyla kefil olabilir; bu rızanın sözleÅŸmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiÅŸ olması ÅŸarttır.
Kefalet sözleÅŸmesinde sonradan yapılan ve kefilin sorumlu olacağı miktarın artmasına veya adi kefaletin müteselsil kefalete dönüÅŸmesine ya da kefil yararına olan güvencelerin önemli ölçüde azalmasına sebep olmayan deÄŸiÅŸiklikler için eÅŸin rızası gerekmez.
C. Ä°çeriÄŸi
I. Türlerine göre
1. Adi kefalet
MADDE 585-Adi kefalette alacaklı, borçluya baÅŸvurmadıkça, kefili takip edemez; ancak, aÅŸağıdaki hâllerde doÄŸrudan doÄŸruya kefile baÅŸvurabilir:
1. Borçlu aleyhine yapılan takibin sonucunda kesin aciz belgesi alınması.
2. Borçlu aleyhine Türkiye’de takibatın imkânsız hâle gelmesi veya önemli ölçüde güçleÅŸmesi.
3. Borçlunun iflasına karar verilmesi.
4. Borçluya konkordato mehli verilmiÅŸ olması.
Alacak, kefaletten önce veya kefalet sırasında rehinle de güvence altına alınmışsa, adi kefalette kefil, alacağın öncelikle rehin konusundan alınmasını isteyebilir. Ancak, borçlunun iflasına veya kendisine konkordato mehli verilmesine karar verilmiÅŸse, bu hüküm uygulanmaz.
Sadece açığın kapatılması için kefil olunmuÅŸsa, borçlu aleyhine yapılan takibin kesin aciz belgesi alınmasıyla sonuçlanması veya borçlu aleyhine Türkiye’de takibatın imkânsız hâle gelmesi ya da konkordatonun kesinleÅŸmesi durumlarında, doÄŸrudan doÄŸruya kefile baÅŸvurulabilir. SözleÅŸmede, bu durumlarda alacaklının, önce asıl borçluya baÅŸvurmak zorunda olduÄŸu kararlaÅŸtırılabilir.
2. Müteselsil kefalet
MADDE 586-Kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmiÅŸse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilir. Ancak, bunun için borçlunun, ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüÄŸü içinde olması gerekir.
Alacak, teslime baÄŸlı taşınır rehni veya alacak rehni ile güvenceye alınmışsa, rehnin paraya çevrilmesinden önce kefile baÅŸvurulamaz. Ancak, alacağın rehnin paraya çevrilmesi yoluyla tamamen karşılanamayacağının önceden hâkim tarafından belirlenmesi veya borçlunun iflas etmesi ya da konkordato mehli verilmesi hâllerinde, rehnin paraya çevrilmesinden önce de kefile baÅŸvurulabilir.
3. Birlikte kefalet
MADDE 587-Birden çok kiÅŸi, aynı borca birlikte kefil oldukları takdirde, her biri kendi payı için adi kefil gibi, diÄŸerlerinin payı için de kefile kefil gibi sorumlu olur.
Borçluyla birlikte veya kendi aralarında müteselsil kefil olarak yükümlülük altına giren kefillerden her biri, borcun tamamından sorumlu olur. Ancak, bir kefil, kendisiyle birlikte daha önce veya aynı zamanda müteselsilen yükümlü bulunan ve Türkiye’de takip edilebilen bütün kefillere karşı takibe giriÅŸilmiÅŸ olmadıkça, kendi payından fazlasını ödemekten kaçınabilir. Bir kefil, bu hakkı, diÄŸer kefillerin kendi paylarını ödemiÅŸ veya ayni güvence saÄŸlamış olmaları durumunda da kullanabilir.Aksine anlaÅŸmalar saklı kalmak kaydıyla, borcu ödeyen kefil, kendi paylarını daha önce ödememiÅŸ olmaları ölçüsünde, diÄŸer kefillere karşı rücu hakkına sahiptir. Bu hak, borçluya rücudan önce de kullanılabilir.
Alacaklı, kefilin aynı alacak için baÅŸka kiÅŸilerin de kefil olduÄŸunu veya olacağını varsayarak kefalet ettiÄŸini biliyor veya bilmesi gerekiyorsa, bu varsayımın sonradan gerçekleÅŸmemesi veya kefillerden birinin alacaklı tarafından kefalet borcundan kurtarılması ya da kefaletinin hükümsüz olduÄŸuna karar verilmesi durumunda kefil, kefalet borcundan kurtulur.
Birbirlerinden bağımsız olarak aynı borç için kefil olanlardan her biri, kefalet borcunun tamamından sorumlu olur. Ancak, borcu ödeyen kefil aksine anlaÅŸma olmadıkça, diÄŸerlerine toplam kefalet miktarındaki payı oranında rücu hakkına sahiptir.
4. Kefile kefil ve rücua kefil
MADDE 588-Alacaklıya, kefilin borcu için güvence veren kefile kefil, kefil ile birlikte, adi kefil gibi sorumludur.
Rücua kefil, kefilin borçludan rücu alacağı için güvence veren kefildir.
II. Ortak hükümler
1. Kefil ile alacaklı arasındaki ilişki
a. Sorumluluğun kapsamı
MADDE 589- Kefil, her durumda kefalet sözleÅŸmesinde belirtilen azamî miktara kadar sorumludur.
Aksi sözleÅŸmede kararlaÅŸtırılmamışsa kefil, belirtilen azamî miktarla sınırlı olmak üzere, aÅŸağıdakilerden sorumludur:
1. Asıl borç ile borçlunun kusur veya temerrüdünün yasal sonuçları.
2. Alacaklının, kefile, onun borcu ödeyerek yapılmalarını önleyebileceÄŸi uygun bir zaman önce bildirmesi koÅŸuluyla, borçluya karşı yönelttiÄŸi takip ve davaların masrafları ile gerektiÄŸinde rehinlerin kefile tesliminin ve rehin haklarının devrinin sebep olduÄŸu masraflar.
3. Ä°ÅŸlemiÅŸ bir yıllık ve iÅŸlemekte olan yıla ait akdî faizler ile gerektiÄŸinde tahvil karşılığında ödünç verilen anaparanın iÅŸlemiÅŸ bir yıllık ve iÅŸlemekte olan yıla ait faizleri.
SözleÅŸmede açıkça kararlaÅŸtırılmamışsa kefil, borçlunun sadece kefalet sözleÅŸmesinin kurulmasından sonraki borçlarından sorumludur.
Kefilin, asıl borç iliÅŸkisinin hükümsüz hâle gelmesinin sebep olduÄŸu zarardan ve ceza koÅŸulundan sorumlu olacağına iliÅŸkin anlaÅŸmalar kesin olarak hükümsüzdür.
b. Kefilin takibi
MADDE 590-Borçlunun iflası sebebiyle asıl borç daha önce muaccel olsa bile, belirlenen vadeden önce kefile karşı takibat yapılamaz.
Bütün kefalet türlerinde kefil, ayni güvence karşılığında hâkimden, mevcut rehinler paraya çevrilinceye ve borçlu aleyhine yapılan takip sonucunda kesin aciz belgesi alınıncaya veya konkordato kararına kadar kendisine karşı yöneltilen takibin durdurulmasına karar verilmesini isteyebilir.
Asıl borcun muaccel olması, alacaklı veya borçlunun önceden süre içeren bildirimde bulunmasına baÄŸlıysa, kefalet borcu için bu süre, bildirimin kefile yapıldığı tarihte iÅŸlemeye baÅŸlar.
YerleÅŸim yeri yabancı bir ülkede olan borçlunun borcunu ödemesi, döviz iÅŸlemleri veya havale ile ilgili yasaklargibi sebeplerle, o yabancı ülkenin yasal düzenlemeleri gereÄŸi imkânsız hâle gelmiÅŸ veya sınırlandırılmışsa, yerleÅŸim yeri Türkiye’de olan kefil, takibe bu sebeple itiraz edebilir.
c. Def’iler
MADDE 591-Kefil, asıl borçluya veya mirasçılarına ait olan ve asıl borçlunun ödeme güçsüzlüÄŸünden doÄŸmayan bütün def’ileri alacaklıya karşı ileri sürme hakkına sahip olduÄŸu gibi, bunları ileri sürmek zorundadır. Yanılma veya sözleÅŸme yapma ehliyetsizliÄŸi ya da zamanaşımına uÄŸramış bir borç sebebiyle borçlunun yükümlü olmadığı bir borca bilerek kefalet hâli bu hükmün dışındadır.
Asıl borçlu kendisine ait olan bir def’iden vazgeçmiÅŸ olsa bile kefil, yine de bu def’iî alacaklıya karşı ileri sürebilir.
Kefil, asıl borçluya ait def’ilerin varlığını bilmeksizin ödemede bulunursa, rücu hakkına sahip olur. Buna karşılık asıl borçlu, kefilin bu def’ileri bildiÄŸini veya bilmesi gerektiÄŸini ispat ederse kefil, bunlar ileri sürülmüÅŸ olsaydı ödemeden kurtulacağı ölçüde rücu hakkını kaybeder.
Kumar veya bahisten doÄŸan bir borca kefalette kefil, borcun bu niteliÄŸini bilmiÅŸ olsa bile, asıl borçlunun sahip olduÄŸu def’ileri ileri sürebilir.
d. Özen gösterme, rehin ve borç senetlerinin teslimi
MADDE 592-Alacaklı, kefalet sırasında var olan veya daha sonra asıl borçludan alacağın özel güvencesi olmak üzere elde ettiÄŸi rehin haklarını, güvenceyi ve rüçhan haklarını kefilin zararına olarak azaltırsa, zararın daha az olduÄŸu alacaklı tarafından ispat edilmedikçe, kefilin sorumluluÄŸu da buna uygun düÅŸen bir miktarda azalır. Kefilin fazladan ödediÄŸi miktarın geri verilmesini isteme hakkı saklıdır.
Çalışanlara kefalet hâlinde alacaklı, çalışanlar üzerinde yükümlü olduÄŸu gözetimi ihmal eder veya kendisinden beklenebilen özeni göstermezse ve borç da bu sebeple doÄŸmuÅŸ ya da bu özeni göstermesi hâlinde ulaÅŸamayacağı ölçüde artmış olursa, bu borcu veya borcun artan kısmını kefilden isteyemez.
Alacaklı, borcu ödeyen kefile haklarını kullanmasına yarayabilecek borç senetlerini teslim etmek ve gerekli bilgileri vermekle yükümlüdür. Alacaklı, kefalet sırasında var olan veya asıl borçlu tarafından alacak için sonradan saÄŸlanan rehinleri ve diÄŸer güvenceleri de kefile teslim etmek veya bunların devri için gerekli iÅŸlemleri yapmak zorundadır. Alacaklının, diÄŸer alacakları sebebiyle sahip olduÄŸu rehin ve hapis hakları, kefilin haklarından sıraca önce geldikleri ölçüde saklıdır.
Alacaklı, haklı bir sebep olmaksızın yükümlülüklerini yerine getirmez, ağır kusuruylamevcut belgeleri veya rehinleri ya da sorumlu olduÄŸu diÄŸer güvenceleri elinden çıkarırsa, kefil borcundan kurtulur. Bu durumda kefil, ödediÄŸinin geri verilmesini ve varsa ek zararının giderilmesini isteyebilir.
e. Ödemenin kabulünü isteme
MADDE 593-Borçlunun iflası sebebiyle olsa bile, borç muaccel olduÄŸu takdirde kefil, alacaklıdan yapacağı ödemeyi kabul etmesini her zaman isteyebilir. Bir borca birden çok kiÅŸinin kefil olması durumunda alacaklı, kefillerden biri tarafından yapılacak kısmi ödemeyi, bunu öneren kefile düÅŸen paydan az olmamak koÅŸuluyla, kabul etmek zorundadır.
Alacaklı haklı bir sebep olmaksızın ödemeyi kabul etmekten kaçınırsa, kefil borcundan kurtulur; birlikte müteselsil kefalette ise, kefillerin sorumluluÄŸu kendilerine düÅŸen pay miktarınca azalır.
Alacaklının rızası varsa kefil, asıl borcu muaccel olmasından önce de ödeyebilir. Ancak, bu durumda kefil, asıl borçluya karşı rücu hakkını borcun muaccel olmasından önce kullanamaz.
f. Bildirim, iflasta ve konkordatoda kayıt
MADDE 594-Asıl borçlu, anaparanın veya yarım yıllık döneme ait faizin ödenmesinde ya da yıldan yıla yapılması öngörülen anapara ödemelerinde altı ay gecikirse, alacaklının durumu kefile bildirmesi gerekir. Ä°stek hâlinde alacaklı, her zaman asıl borcun kapsamı hakkında kefile bilgi vermek zorundadır.
Asıl borçlunun iflasına karar verilmiÅŸ veya borçlu konkordato istemiÅŸse alacaklı, alacağını kaydettirmek ve haklarının korunması için gerekeni yapmak zorundadır. Alacaklının, borçlunun iflas ettiÄŸini veya borçluya konkordato mehli verildiÄŸini öÄŸrendiÄŸi anda, durumu kefile bildirmesi gerekir.
Alacaklı, yukarıdaki fıkralarda öngörülen gereklerden birini yerine getirmezse, bundan dolayı kefilin uÄŸradığı zarar miktarınca ona karşı haklarını kaybeder.
2. Kefil ile borçlu arasındaki iliÅŸki
a. Güvence verilmesini ve borçtan kurtarılmasını isteme hakkı
MADDE 595-Kefil, aÅŸağıdaki durumlarda asıl borçludan güvence verilmesini ve borç muaccel olmuÅŸsa, borçtan kurtarılmasını isteyebilir:
1. Asıl borçlu, kefile karşı üstlendiÄŸi yükümlülüklere, özellikle belli bir süre içinde kendisini borçtan kurtarma vaadine aykırı davranmışsa.
2. Asıl borçlu temerrüde düÅŸmüÅŸse veya yerleÅŸim yerini diÄŸer bir ülkeye nakletmesi yüzünden takibat önemli ölçüde güçleÅŸmiÅŸse.
3. Asıl borçlunun mali durumunun kötüleÅŸmesi, güvencelerin deÄŸer kaybetmesi veya borçlunun kusuru sonucunda kefil için mevcut tehlike, kefaletin yapıldığı tarihe göre önemli ölçüde artmışsa.
b. Kefilin rücu hakkı
MADDE 596-Kefil, alacaklıya ifada bulunduÄŸu ölçüde, onun haklarına halef olur. Kefil, bu hakları asıl borç muaccel olunca kullanabilir.
Kefil, aksi kararlaÅŸtırılmamışsa, rehin hakları ile aynı alacak için saÄŸlanmış diÄŸer güvencelerden sadece kefalet anında var olan veya bizzat asıl borçlu tarafından, sonradan özellikle bu alacak için verilmiÅŸ bulunanlara halef olur. Alacaklıya kısmen ifada bulunan kefil, rehin hakkının sadece bunu karşılayan kısmına halef olur. Alacaklının rehin konusu üzerinde geriye kalan alacak hakkı, kefilin rehin hakkından ön sırada gelir.
Kefil ile asıl borçlu arasındaki hukuki iliÅŸkiden doÄŸan istem ve def’iler saklıdır.
Bir alacağın güvencesini oluÅŸturan rehin paraya çevrildiÄŸi veya borç rehin veren malik tarafından ödendiÄŸi takdirde malik, kefile karşı rücu hakkını, ancak kefil ile kendisi arasında böyle bir anlaÅŸma varsa ya da rehin sonradan bir üçüncü kiÅŸi tarafından verilmiÅŸse kullanabilir.
Kefilin rücu hakkına iliÅŸkin zamanaşımı, kefilin alacaklıya ifada bulunduÄŸu anda iÅŸlemeye baÅŸlar.
Kefil, dava hakkı vermeyen veya yanılma ya da ehliyetsizlik sebebiyle asıl borçluyu baÄŸlamayan bir borç için ödemede bulunduÄŸu takdirde, asıl borçluya karşı rücu hakkına sahip deÄŸildir. Ancak, kefil zamanaşımına uÄŸramış bir asıl borçtan sorumlu olmayı borçlunun vekili sıfatıyla üstlenmiÅŸse asıl borçlu, ona karşı vekâlet sözleÅŸmesi hükümleri uyarınca sorumlu olur.
c. Kefilin bildirim yükü
MADDE 597- Borcu tamamen veya kısmen ödeyen kefil, durumu borçluya bildirmek zorundadır.
Kefil, bu bildirimde bulunmazsa ve ödemeyi bilmeyen veya bilmesi gerekmeyen borçlu da alacaklıya ifada bulunursa, rücu hakkını kaybeder.
Kefilin, alacaklıya karşı sebepsiz zenginleşmeden doğan dava hakkı saklıdır.
D. Sona ermesi
I. Kanun gereÄŸince
MADDE 598-Hangi sebeple olursa olsun, asıl borç sona erince, kefil de borcundan kurtulur.
Borçlu ve kefil sıfatı aynı kiÅŸide birleÅŸmiÅŸ olursa, alacaklı için kefaletten doÄŸan özel yararlar saklı kalır.
Bir gerçek kiÅŸi tarafından verilmiÅŸ olan her türlü kefalet, buna iliÅŸkin sözleÅŸmenin kurulmasından baÅŸlayarak on yılın geçmesiyle kendiliÄŸinden ortadan kalkar.
Kefalet, on yıldan fazla bir süre için verilmiÅŸ olsa bile, uzatılmış veya yeni bir kefalet verilmiÅŸ olmadıkça kefil, ancak on yıllık süre doluncaya kadar takip edilebilir.
Kefalet süresi, en erken kefaletin sona ermesinden bir yıl önce yapılmak kaydıyla, kefilin kefalet sözleÅŸmesinin ÅŸekline uygun yazılı açıklamasıyla, azamî on yıllık yeni bir dönem için uzatılabilir.
II. Kefaletten dönme
MADDE 599-Gelecekte doÄŸacak bir borca kefalette, borçlunun borcun doÄŸumundan önceki mali durumu, kefalet sözleÅŸmesinin yapılmasından sonra önemli ölçüde bozulmuÅŸsa veya mali durumunun, kefalet sırasında kefilin iyiniyetle varsaydığından çok daha kötü olduÄŸu ortaya çıkmışsa, kefil alacaklıya yazılı bir bildirimde bulunarak, borç doÄŸmadığı süreceher zaman kefalet sözleÅŸmesinden dönebilir.
Kefil, alacaklının kefalete güvenmesi sebebiyle uÄŸradığı zararı gidermekle yükümlüdür.
III. Süreli kefalette
MADDE 600- Süreli kefalette kefil, sürenin sonunda borcundan kurtulur.
IV. Süreli olmayan kefalette
MADDE 601-Süreli olmayan kefalette kefil, asıl borç muaccel olunca, adi kefalette her zaman ve müteselsil kefalette ise, kanunun öngördüÄŸü hâllerde, alacaklıdan, bir ay içinde borçluya karşı dava ve takip haklarını kullanmasını, varsa rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takibe geçmesini ve ara vermeden takibe devam etmesini isteyebilir.
Borç, alacaklının borçluya yapacağı bildirim sonucunda muaccel olacaksa kefil, kefalet sözleÅŸmesinin kurulduÄŸu tarihten bir yıl sonra alacaklıdan, bu bildirimi yapmasını ve borç bu suretle muaccel olunca, yukarıdaki fıkra hükümleri uyarınca takip ve dava haklarını kullanmasını isteyebilir.
Alacaklı, kefilin bu istemlerini yerine getirmezse, kefil borcundan kurtulur.
V. Çalışanlara kefalette
MADDE 602-Çalışanlara süreli olmayan kefalette kefil, her üç yılda bir, ertesi yılın sonunda geçerli olmak üzere sözleÅŸmeyi feshettiÄŸini bildirebilir.
E. Uygulama alanı
MADDE 603-Kefaletin ÅŸekline, kefil olma ehliyetine ve eÅŸin rızasına iliÅŸkin hükümler, gerçek kiÅŸilerce, kiÅŸisel güvence verilmesine iliÅŸkin olarak baÅŸka ad altında yapılan diÄŸer sözleÅŸmelere de uygulanır.
ONALTINCI BÖLÜM
Kumar ve Bahis
A. Alacağın dava ve takip edilememesi
MADDE 604-Kumar ve bahisten doÄŸan alacak hakkında dava açılamaz ve takip yapılamaz.
Kumar veya bahis için bilerek verilen avanslar ve ödünç paralar ile kumar ve bahis niteliÄŸinde oldukları takdirde, borsada iÅŸlem gören malların, yabancı paraların ve kıymetli evrakın fiyat farkı esası üzerine yapılan vadeli satışlar hakkında da aynı hüküm uygulanır.
B. Borç senedi verme ve isteyerek ödeme
MADDE 605-Kumar oynayan veya bahse giren kiÅŸi tarafından imzalanmış adi borç veya kambiyo senedi üçüncü bir kiÅŸiye devredilmiÅŸ olsa bile, hiçbir kimse bunlara dayanarak dava açamaz ve takip yapamaz. Kıymetli evrakın iyiniyetli üçüncü kiÅŸilere saÄŸladığı haklar saklıdır.
Kumar ve bahis borcu için isteyerek yapılan ödemeler geri alınamaz. Ancak, kumar veya bahsin usulüne göre yürütülmesi beklenmedik olayla veya diÄŸer tarafın fiiliyle engellenmiÅŸse ya da diÄŸer taraf kumar veya bahse hile karıştırmışsa, isteyerek yapılan ödeme geri alınabilir.
C. Piyango ve diğer şans oyunları
MADDE 606-Düzenlenmesine kanun veya yetkili makamlarca izin verilmiÅŸ olmadıkça, piyango ve diÄŸer ÅŸans oyunlarından doÄŸan alacaklar hakkında dava açılamaz ve takip yapılamaz.
Ä°zin verilmemiÅŸ olan durumlarda, piyango ve diÄŸer ÅŸans oyunları için de kumara iliÅŸkin hükümler uygulanır.
Yabancı ülkelerde kendi kurallarına uygun olarak düzenlenen piyango ve diÄŸer ÅŸans oyunları, Türkiye’de yetkili makamlarca bunlara ait biletlerin satılmasına izin verilmiÅŸ olmadıkça, yasal korumadan yararlanamazlar.
ONYEDÄ°NCÄ° BÖLÜM
Ömür Boyu Gelir ve Ölünceye Kadar Bakma SözleÅŸmeleri
BÄ°RÄ°NCÄ° AYIRIM
Ömür Boyu Gelir SözleÅŸmesi
A. Tanımı
MADDE 607-Ömür boyu gelir sözleÅŸmesi, gelir borçlusunun gelir alacaklısına, içlerinden birinin veya üçüncü bir kiÅŸinin ömrü boyunca belirli dönemsel edimlerde bulunmayı üstlendiÄŸi sözleÅŸmedir.
SözleÅŸme, aksine açık bir hüküm yoksa, gelir alacaklısının ömrü boyunca yapılmış sayılır.
Gelir borçlusunun veya üçüncü bir kiÅŸinin ömrüyle sınırlı olarak baÄŸlanmış olan gelir, aksi kararlaÅŸtırılmamışsa gelir alacaklısının mirasçılarına geçer.
B. Åžekli
MADDE 608-Ömür boyu gelir sözleÅŸmesi, yazılı ÅŸekilde yapılmadıkça geçerli olmaz.
C. Gelir alacaklısının hakları
I. Hakkın kullanılması
MADDE 609- SözleÅŸmede aksi kararlaÅŸtırılmamışsa ömür boyu gelir, her altı ayda bir ve peÅŸin olarak ödenir.
Gelirin süresi ömrüne baÄŸlanmış olan kiÅŸi, peÅŸin ödeme öngörülen dönemin sona ermesinden önce ölse bile, o döneme ait gelirin tamamı gelir borçlusu tarafından borçlanılmış sayılır.
Gelir borçlusu iflas ederse, gelir alacaklısı, gelir borçlusunun yükümlü olduÄŸu dönemsel gelirin elde edilebilmesi için ilgili sosyal güvenlik kurumunca ödenmesi gereken anaparaya denk düÅŸen bir parayı iflas masasına kaydettirme hakkını elde eder.
II. Devredilebilmesi
MADDE 610-SözleÅŸmeyle aksi kararlaÅŸtırılmamışsa gelir alacaklısı, haklarını baÅŸkasına devredebilir.
Ä°KÄ°NCÄ° AYIRIM
Ölünceye Kadar Bakma SözleÅŸmesi
A. Tanımı
MADDE 611-Ölünceye kadar bakma sözleÅŸmesi, bakım borçlusunun bakım alacaklısını ölünceye kadar bakıp gözetmeyi, bakım alacaklısının dabir malvarlığını veya bazı malvarlığı deÄŸerlerini ona devretme borcunu üstlendiÄŸi sözleÅŸmedir.
Bakım borçlusu, bakım alacaklısı tarafından mirasçı atanmışsa, ölünceye kadar bakma sözleÅŸmesine miras sözleÅŸmesine iliÅŸkin hükümler uygulanır.
B. Åžekli
MADDE 612- Ölünceye kadar bakma sözleÅŸmesi, mirasçı atanmasını içermese bile, miras sözleÅŸmesi ÅŸeklinde yapılmadıkça geçerli olmaz.
SözleÅŸme, Devletçe tanınmış bir bakım kurumu tarafından yetkili makamların belirlediÄŸi koÅŸullara uyularak yapılmışsa, geçerliliÄŸi için yazılı ÅŸekil yeterlidir.
C. Güvencesi
MADDE 613-Bakım borçlusuna bir taşınmazını devretmiÅŸ olan bakım alacaklısı, haklarını güvence altına almak üzere, bu taşınmaz üzerinde satıcı gibi yasal ipotek hakkına sahiptir.
D. Konusu
MADDE 614-Bakım alacaklısı, sözleÅŸmenin kurulmasıyla bakım borçlusunun aile topluluÄŸuna katılmış olur. Bakım borçlusu, almış olduÄŸu malların deÄŸerine ve bakım alacaklısının daha önce sahip olduÄŸu sosyal durumuna göre hakkaniyetin gerektirdiÄŸi edimleri, bakım alacaklısına ifa etmekle yükümlüdür.
Bakım borçlusu, bakım alacaklısına özellikle uygun gıda ve konut saÄŸlamak, hastalığında gerekli özenle bakmak ve onu tedavi ettirmek zorundadır.
Kabul ettikleri kiÅŸilere ölünceye kadar bakma amacıyla kurulmuÅŸ olan kurumların bakım borcunun kapsamı ve ifası, kendilerince hazırlanarak yetkili makamların onayından geçen genel düzenlemelerle belirlenir. Bu düzenlemeler, sözleÅŸmenin içeriÄŸinden sayılır.
E. Ä°ptali ve tenkisi
MADDE 615-Bakım alacaklısı, ölünceye kadar bakma sözleÅŸmesi yüzünden kanuna göre nafaka yükümlüsü olduÄŸu kiÅŸilere karşı yükümlülüÄŸünü yerine getirme imkânını kaybediyorsa, bundan yoksun kalanlar sözleÅŸmenin iptalini isteyebilirler.
Hâkim, sözleÅŸmenin iptali yerine, bakım borçlusunun ifa edeceÄŸi edimlerden mahsup edilmek üzere, bakım alacaklısının nafaka yükümlüsü olduÄŸu kiÅŸilere nafaka ödemesine karar verebilir.
Mirasçıların tenkis ve alacaklıların iptal davası açma hakları saklıdır.
F. Sona ermesi
I. Önel verilerek fesih
MADDE 616-Tarafların edimleri arasında önemli ölçüde oransızlık bulunur ve fazla alan taraf kendisine bağışta bulunulma amacı güdüldüÄŸünü ispat edemezse diÄŸer taraf, altı ay önce bildirimde bulunmak koÅŸuluyla, sözleÅŸmeyi her zaman feshedebilir. Bu oransızlığın tespitinde, ilgili sosyal güvenlik kurumunca, bakım borçlusuna verilenin deÄŸerine denk düÅŸen anapara deÄŸeri ile baÄŸlanacak iratarasındaki fark esas alınır.
SözleÅŸmenin sona erdirilmesi anına kadar geçen sürede ifa edilmiÅŸ edimler, anapara ve faiziyle birlikte deÄŸerlendirilerek, denkleÅŸtirme sonucunda alacaklı çıkan tarafa geri verilir.
II. Önel verilmeksizin fesih
MADDE 617-SözleÅŸmeden doÄŸan borçlara aykırı davranılması sebebiyle sözleÅŸmenin devamı çekilmez hâle gelir veya baÅŸkaca önemli sebepler sözleÅŸmenin devamını imkânsız hâle getirir ya da aşırı ölçüde güçleÅŸtirirse, taraflardan her biri sözleÅŸmeyi önel vermeksizin feshedebilir. SözleÅŸme bu sebeplerden birine dayanılarak feshedildiÄŸi takdirde kusurlu taraf, aldığı ÅŸeyi geri verir ve kusursuz tarafa, bu yüzden uÄŸradığı zarara karşılık uygun bir tazminat ödemekle yükümlü olur.
Hâkim, sözleÅŸmenin önel verilmeksizin feshini yerinde bulabileceÄŸi gibi, taraflardan birinin istemiyle veya kendiliÄŸinden, aile topluluÄŸu içinde yaÅŸamalarına son vererek, bakım alacaklısına ömür boyu gelir baÄŸlayabilir.
III. Bakım borçlusunun ölümü
MADDE 618-Bakım borçlusu ölürse bakım alacaklısı, bir yıl içinde sözleÅŸmenin feshini isteyebilir. Bu durumda bakım alacaklısı, bakım borçlusunun iflası hâlinde, iflas masasından isteyebileceÄŸi miktara eÅŸit bir paranın kendisine ödenmesini, bakım borçlusunun mirasçılarından isteyebilir.
G. Devredilemezlik, iflas ve haciz hâlinde istem
MADDE 619- Bakım alacaklısı, hakkını başkasına devredemez.
Bakım borçlusunun iflası hâlinde bakım alacaklısı, borçlunun ödemekle yükümlü olduÄŸu dönemsel gelirin elde edilebilmesi için ilgili sosyal güvenlik kurumunca ödenmesi gereken anapara deÄŸerine eÅŸit bir parayı, iflas masasına alacak kaydettirme hakkını elde eder.
Bakım alacaklısı, bu alacağını karşılamak üzere, üçüncü kiÅŸilerce borçluya karşı yürütülmekte olan hacze katılabilir.
ONSEKÄ°ZÄ°NCÄ° BÖLÜM
Adi Ortaklık SözleÅŸmesi
A. Tanımı
MADDE 620-Adi ortaklık sözleÅŸmesi, iki ya da daha fazla kiÅŸinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca eriÅŸmek üzere birleÅŸtirmeyi üstlendikleri sözleÅŸmedir.
Bir ortaklık, kanunla düzenlenmiÅŸ ortaklıkların ayırt edici niteliklerini taşımıyorsa, bu bölüm hükümlerine tabi adi ortaklık sayılır.
B. Ortaklar arasındaki ilişki
I. Katılım payı
MADDE 621-Her ortak, para, alacak veya baÅŸka bir mal ya da emek olarak, ortaklığa bir katılım payı koymakla yükümlüdür.
SözleÅŸmede aksi kararlaÅŸtırılmamışsa katılım payları, ortaklığın amacının gerektirdiÄŸi önem ve nitelikte ve birbirine eÅŸit olmak zorundadır.
Bir ortağın katılım payı, bir ÅŸeyin kullandırılmasından oluÅŸuyorsa kira sözleÅŸmesindeki; bir ÅŸeyin mülkiyetinden oluÅŸuyorsa satış sözleÅŸmesindeki hasara, ayıptan ve zapttan sorumluluÄŸa iliÅŸkin hükümler kıyas yoluyla uygulanır.
II. Kazanç ve zarar
1. Kazancın paylaşılması
MADDE 622-Ortaklar, niteliÄŸi gereÄŸi ortaklığa ait olan bütün kazançları aralarında paylaÅŸmakla yükümlüdürler.
2. Kazanç ve zarara katılma
MADDE 623-SözleÅŸmede aksi kararlaÅŸtırılmamışsa, her ortağın kazanç ve zarardaki payı, katılım payının deÄŸerine ve niteliÄŸine bakılmaksızın eÅŸittir.
SözleÅŸmede ortakların kazanç veya zarara katılım paylarından biri belirlenmiÅŸse bu belirleme, diÄŸerindeki payı da ifade eder.
Bir ortağın zarara katılmaksızın yalnız kazanca katılacağına iliÅŸkin anlaÅŸma, ancak katılma payı olarak yalnızca emeÄŸini koymuÅŸ olan ortak için geçerlidir.
III. Ortaklığın kararları
MADDE 624-Ortaklığın kararları, bütün ortakların oybirliÄŸiyle alınır.
SözleÅŸmede kararların oy çokluÄŸuyla alınacağı belirtilmiÅŸse çoÄŸunluk, ortak sayısına göre belirlenir.
IV. Ortaklığın yönetimi
MADDE 625-Yönetim, sözleÅŸme veya kararla yalnızca bir veya birden çok ortaÄŸa ya da üçüncü bir kiÅŸiye bırakılmış olmadıkça, bütün ortaklar ortaklığı yönetme hakkına sahiptir.
Ortaklık, ortakların tümü veya birkaçı tarafından yönetilmekte ise, bunlardan her biri, diÄŸerleri katılmaksızın iÅŸlem yapabilir; ancak ortaklığı yönetmeye yetkili olan her ortak, tamamlanmasından önce iÅŸleme itiraz etmek suretiyle, bu iÅŸlemin yapılmasını engelleyebilir.
Ortaklığa genel yetkili bir temsilci atanması ve ortaklığın olaÄŸan dışı iÅŸlerinin yürütülmesi için, bütün ortakların oybirliÄŸi gereklidir. Ancak, gecikmesinde sakınca olan hâllerde, bu konuda yönetici ortaklardan her biri yetkilidir.
V. Ortaklar arasındaki sorumluluk
1. Rekabet yasağı
MADDE 626-Ortaklar, kendilerinin veya üçüncü kiÅŸilerin menfaatine olarak, ortaklığın amacını engelleyici veya zarar verici iÅŸleri yapamazlar.
2. Ortakların yaptıkları giderler ve işler
MADDE 627-Ortaklardan birinin ortaklık iÅŸleri için yaptığı giderlerden veya üstlendiÄŸi borçlardan dolayı diÄŸer ortaklar, ona karşı sorumlu olurlar; bu ortağın, yönetim iÅŸleri yüzünden doÄŸrudan doÄŸruya uÄŸradığı zararlar ile ortaklığın yönetiminden kaynaklanan tehlikeler sonucunda doÄŸan zararları, diÄŸer ortaklar gidermekle yükümlüdürler.
Ortaklığa avans olarak para veren ortak, verdiÄŸi günden baÅŸlamak üzere faiz isteyebilir.
Yükümlü olmadığı hâlde ortaklık iÅŸleri için emek sarfetmiÅŸ olan bir ortak, hakkaniyetin gerektirdiÄŸi bir karşılık ödenmesini isteyebilir.
3. Özen borcu
MADDE 628-Her ortak, ortaklık iÅŸlerinde kendi iÅŸlerinde olduÄŸu ölçüde çaba ve özen göstermekle yükümlüdür.
Her ortak, diÄŸerlerine karşı, kendi kusuruyla verdiÄŸi zararları, baÅŸka iÅŸlerde ortaklığa saÄŸladığı menfaatlerle mahsup ettirme hakkı olmaksızın gidermekle yükümlüdür.
Ortaklık iÅŸlerini ücret karşılığı yürüten ortak, vekâlet hükümlerine göre sorumlu olur.
VI. Yönetim yetkisinin kaldırılması ve sınırlanması
MADDE 629-Ortaklık sözleÅŸmesiyle ortaklardan birine verilen yönetim yetkisi, haklı bir sebep olmaksızın, diÄŸer ortaklarca kaldırılamaz ve sınırlanamaz.
Ortaklık sözleÅŸmesinde yetkinin kaldırılamayacağına iliÅŸkin bir hüküm bulunsa bile, haklı bir sebep varsa, diÄŸer ortaklardan her biri yönetim yetkisini kaldırabilir.
Haklı sebepler, özellikle yönetici ortağın görevini aşırı ölçüde ihmal etmesi veya iyi yönetim için gerekli olan yeteneÄŸi kaybetmesi durumlarında vardır.
VII. Yönetici ortaklar ile diÄŸer ortaklar arasındaki iliÅŸki
1. Genel olarak
MADDE 630-Kanunun bu bölümünde veya ortaklık sözleÅŸmesinde aksine hüküm bulunmadıkça, yönetici ortaklar ile diÄŸer ortaklar arasındaki iliÅŸkiler, vekâlet sözleÅŸmesine iliÅŸkin hükümlere tabidir.
Ortaklığı yönetme yetkisi bulunmayan bir ortağın, ortaklığın iÅŸlerini görmesi veya bu yetkiye sahip ortağın yetkisini aÅŸması hâllerinde, vekâletsiz iÅŸgörmeye iliÅŸkin hükümler uygulanır.
Yönetici ortaklar, yılda en az bir defa hesap vermek ve kazanç paylarını ortaklara ödemekle yükümlüdürler. Hesap döneminin uzatılmasına iliÅŸkin anlaÅŸma kesin olarak hükümsüzdür. Ortaklığı yönetenin ortaklardan birisi olmaması durumunda da aynı kural uygulanır.
2. Ortaklık işlerini inceleme
MADDE 631-Yönetim yetkisi olmasa bile, her ortağın, ortaklığın iÅŸleyiÅŸi hakkında bilgi alma, defter ve kayıtlarını inceleme, bunlardan örnek alma ve mali durumu hakkında özet çıkarma hakkı vardır.
Aksine sözleÅŸmeler kesin olarak hükümsüzdür.
VIII. Ortaklar arasındaki ve ortaklık yapısındaki değişiklikler
1. Yeni ortak alımı ve alt katılım
MADDE 632-Ortaklığa, yeni bir ortak alınması, bütün ortakların rızasına baÄŸlıdır.
Ortaklardan biri tek taraflı olarak bir üçüncü kiÅŸiyi ortaklıktaki payına ortak eder veya payını ona devrederse, bu üçüncü kiÅŸi ortak sıfatını kazanamaz.
2. Ortaklıktan çıkma ve çıkarılma
a. Genel olarak
MADDE 633-Bir ortağın fesih bildiriminde bulunması, kısıtlanması, iflası, tasfiyedeki payının cebrî icra yoluyla paraya çevrilmesi veya ölmesi hâlinde, sözleÅŸmede ortaklığın diÄŸer ortaklarla devam edeceÄŸine iliÅŸkin bir hüküm varsa, bu durumlardan biri gerçekleÅŸtiÄŸinde, o ortak veya temsilcisi ya da ölen ortağın mirasçısı ortaklıktan çıkabilir veya diÄŸer ortaklar tarafından yazılı olarak yapılacak bir bildirimle ortaklıktan çıkarılabilir.
b. Ortaklık payının tasfiyesi
MADDE 634- Bir ortağın ortaklıktan çıkması veya çıkarılması durumunda payı, diÄŸer ortaklara payları oranında kendiliÄŸinden geçer.
DiÄŸer ortaklar, ortaklıktan çıkan veya çıkarılan ortaÄŸa, kullanımını ortaklığa bıraktığı eÅŸyayı geri vermekle yükümlü oldukları gibi, kendisini ortaklığın muaccel borçlarından doÄŸan müteselsil sorumluluktan kurtararak, ortak sıfatının sona erdiÄŸi tarihte ortaklık tasfiye edilmiÅŸ olsaydı ödenmesi gereken tasfiye payını ödemekle yükümlüdürler. Ortaklığın henüz muaccel olmayan borçları için diÄŸer ortaklar, çıkan veya çıkarılan ortağı borçtan kurtarmak yerine, kendisine bir güvence verebilirler.
Çıkan veya çıkarılan ortağın tasfiye payı, ortaklık sıfatının sona erdiÄŸi tarih itibarıyla, mali iÅŸlerde uzman bir kiÅŸiye hesaplattırılır. Tarafların uzman kiÅŸi üzerinde anlaÅŸamamaları durumunda bu kiÅŸi, hâkim tarafından atanır.
c. Malvarlığının yetersizliği
MADDE 635- Ortaklık sıfatının sona erdiÄŸi tarihte, ortaklığın malvarlığı, borçlarını karşılamaya yetmezse, çıkan veya çıkarılan ortak, payına düÅŸen borç tutarını, zarara katılmaya iliÅŸkin düzenlemeler çerçevesinde diÄŸer ortaklara ödemekle yükümlüdür.
d. Tamamlanmamış işler
MADDE 636- Çıkan veya çıkarılan ortak, ortak olduÄŸu dönemde henüz sonuçlanmamış iÅŸlerden doÄŸan kâra veya zarara katılır.
Ortaklık sıfatı sona eren kiÅŸi, o hesap yılı sonu itibarıyla, tamamlanmış olan iÅŸler sebebiyle varsa ortaklıktan kendisine düÅŸecek kâr payını; devam eden iÅŸler hakkında da gerekli bilgiyi isteyebilir.
C. Ortakların üçüncü kiÅŸilerle iliÅŸkisi
I. Temsil
MADDE 637-Kendi adına ve ortaklık hesabına bir üçüncü kiÅŸi ile iÅŸlemde bulunan ortak, bu kiÅŸiye karşı bizzat kendisi alacaklı ve borçlu olur.
Ortaklardan biri, ortaklık veya bütün ortaklar adına bir üçüncü kiÅŸi ile iÅŸlem yaparsa, diÄŸer ortaklar ancak temsile iliÅŸkin hükümler uyarınca, bu kiÅŸinin alacaklısı veya borçlusu olurlar.
Kendisine yönetim görevi verilen ortağın, ortaklığı veya bütün ortakları üçüncü kiÅŸilere karşı temsil etme yetkisi var sayılır. Ancak, temsil yetkisine sahip yönetici ortağın yapacağı önemli tasarruf iÅŸlemlerine iliÅŸkin yetkinin, bütün ortakların oybirliÄŸiyle verilmiÅŸ olması ve yetki belgesinde bu hususun açıkça belirtilmiÅŸ olması ÅŸarttır.
II. Temsilin sonuçları
MADDE 638- Ortaklık için edinilen veya ortaklığa devredilen ÅŸeyler, alacaklar ve ayni haklar, ortaklık sözleÅŸmesi çerçevesinde elbirliÄŸi hâlinde bütün ortaklara ait olur.
Ortaklık sözleÅŸmesinde aksine bir hüküm bulunmadıkça, bir ortağın alacaklıları, haklarını ancak o ortağın tasfiyedeki payı üzerinde kullanabilirler.
Ortaklar, birlikte veya bir temsilci aracılığı ile, bir üçüncü kiÅŸiye karşı, ortaklık iliÅŸkisi çerçevesinde üstlendikleriborçlardan, aksi kararlaÅŸtırılmamışsa müteselsilen sorumlu olurlar.
D. Ortaklığın sona ermesi
I. Sona erme sebepleri
1. Genel olarak
MADDE 639-Ortaklık, aşağıdaki durumlarda sona erer:
1. Ortaklık sözleÅŸmesinde öngörülen amacın gerçekleÅŸmesi veya gerçekleÅŸmesinin imkânsız duruma gelmesiyle.
2. SözleÅŸmede ortaklığın mirasçılarla sürdürülmesi konusunda bir hüküm yoksa, ortaklardan birinin ölmesiyle.
3. SözleÅŸmede ortaklığın devam edeceÄŸine iliÅŸkin bir hüküm yoksa, birortağın kısıtlanması, iflası veya tasfiyedeki payının cebrî icra yoluyla paraya çevrilmesiyle.
4. Bütün ortakların oybirliÄŸiyle karar vermesiyle.
5. Ortaklık için kararlaÅŸtırılmış olan sürenin bitmesiyle.
6. Ortaklık sözleÅŸmesinde feshi bildirme hakkı saklı tutulmuÅŸ veya ortaklık belirsiz bir süre için ya da ortaklardan birinin ömrü boyunca kurulmuÅŸsa, bir ortağın fesih bildiriminde bulunmasıyla.
7. Haklı sebeplerin bulunması hâlinde, her zaman baÅŸkaca koÅŸul aranmaksızın, fesih istemi üzerine mahkeme kararıyla.
2. Belirsiz süreli ortaklık
MADDE 640-Ortaklık, belirsiz süre için veya ortaklardan birinin ömrü boyunca sürmek üzere kurulmuÅŸsa, ortaklardan her biri, altı ay önceden fesih bildiriminde bulunabilir.
Fesih bildirimi, dürüstlük kurallarına aykırı olarak ve özellikle uygun olmayan bir zamanda yapılamaz. Fesih bildirimi, ancak hesap yılı sonunda hüküm ifade eder.
SözleÅŸmede öngörülmüÅŸ olan sürenin bitiminden sonra ortaklık, ortakların örtülü iradesiyle sürdürülürse, belirsiz süreli ortaklığa dönüÅŸür.
II. Sona ermenin ortaklığın yönetimine etkisi
MADDE 641-Ortaklık, fesih bildiriminden baÅŸka bir yolla sona ererse, bir ortağın ortaklık iÅŸlerini yönetme konusundaki yetkisi, sona ermeyi öÄŸrendiÄŸi veya durumun gerektirdiÄŸi özeni gösterseydi öÄŸrenebileceÄŸi zamana kadar, kendisi hakkında devam eder.
Ortaklık, ortaklardan birinin ölümüyle sona ererse, ölen ortağın mirasçısı, durumu hemen diÄŸer ortaklara bildirmekle yükümlüdür. Mirasçı, gerekli önlemler alınıncaya kadar, ölen ortağın daha önce yürütmekte olduÄŸu iÅŸlere, dürüstlük kuralları çerçevesinde devam eder. DiÄŸer ortaklar da, geçici olarak, ortaklık iÅŸlerini aynı ÅŸekilde yürütmeye devam ederler.
III. Tasfiye
1. Katılım payı için yapılacak iÅŸlem
MADDE 642-Katılım payı olarak bir ÅŸeyin mülkiyetini koyan ortak, ortaklığın sona ermesi üzerine yapılacak tasfiye sonucunda, o ÅŸeyi olduÄŸu gibi geri alamaz; ancak koyduÄŸu katılım payına ne deÄŸer biçilmiÅŸse, o deÄŸeri isteyebilir.
Bu deÄŸer belirlenmemiÅŸse, geri alma, o ÅŸeyin katılım payı olarak konduÄŸu zamandaki deÄŸeri üzerinden yapılır.
2. Kazanç ve zararın paylaşımı
MADDE 643-Ortaklığın borçları ödendikten ve ortaklardan her birinin ortaklığa verdiÄŸi avanslar ile ortaklık için yaptığı giderler ve koymuÅŸ olduÄŸu katılım payı geri verildikten sonra bir ÅŸey artarsa, bu kazanç, ortaklar arasında paylaşılır.
Ortaklığın, borçlar, giderler veavanslar ödendikten sonra kalan varlığı, ortakların koydukları katılım paylarının geri verilmesine yetmezse, zarar ortaklar arasında paylaşılır.
3. Tasfiye usulü
MADDE 644-Ortaklığın sona ermesi hâlinde tasfiye, yönetici olmayan ortaklar da dâhil olmak üzere, bütün ortakların elbirliÄŸiyle yapılır. Ancak, ortaklık sözleÅŸmesinde, ortaklardan biri tarafından kendi adına ve ortaklık hesabına belirli bazı iÅŸlemlerin yapılması öngörülmüÅŸse, bu ortak, ortaklığın sona ermesinden sonra da o iÅŸlemleri tek başına yapmak ve diÄŸerlerine hesap vermekle yükümlüdür.
Ortaklar, tasfiye iÅŸlerini yürütmek üzere tasfiye görevlisi atayabilirler. Bu konuda anlaÅŸamamaları hâlinde, ortaklardan her biri, tasfiye görevlisinin hâkim tarafından atanması isteminde bulunabilir.
Tasfiye görevlisine ödenecek ücret, sözleÅŸmede buna iliÅŸkin bir hüküm veya ortaklarca oybirliÄŸiyle verilmiÅŸ bir karar yoksa tasfiyenin gerektirdiÄŸi emek ile ortaklık malvarlığının geliri göz önünde tutularak hâkim tarafından belirlenir ve ortaklık malvarlığından, buna imkân bulunamazsa, ortaklardan müteselsilen karşılanır.
Tasfiye usulüne veya tasfiye sonucunda her bir ortaÄŸa dağıtılacak paya iliÅŸkin olarak doÄŸabilecek uyuÅŸmazlıklar, ilgililerin istemi üzerine hâkim tarafından çözüme baÄŸlanır.
IV. Üçüncü kiÅŸilere karşı sorumluluk
MADDE 645-Ortaklığın sona ermesi, üçüncü kiÅŸilere karşı olan yükümlülükleri deÄŸiÅŸtirmez.
Türk Medenî Kanunu ile iliÅŸkisi
MADDE 646-Bu Kanun, 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun BeÅŸinci Kitabı olup, onun tamamlayıcısıdır.
Yürürlükten kaldırılan Kanun
MADDE 647- 22/4/1926 tarihli ve 818 sayılı Borçlar Kanunu yürürlükten kaldırılmıştır.
Yürürlük
MADDE 648-Bu Kanun 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüÄŸe girer.
Yürütme
MADDE 649-Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
3/2/2011
KAYNAK RESMÄ° GAZETE