Ãœye Ol
Ãœye GiriÅŸi
Webmail | Hizmetlerimiz | Yardım Konuları | Faydalı Linkler | Şifremi Unuttum? | Yeni Üyelik
Marbleport'a HoÅŸgeldiniz
Anasayfam YapAna Sayfam Yap Favorilerime ekleSık Kullanılanlara Ekle
  Site içi Arama:
Madencilik Kültürü

6098 SAYILI TÜRK BORÇLAR KANUNU (YENİ)

KANUN

 
TÜRK BORÇLAR KANUNU

 

Kanun No. 6098                                                                                                Kabul Tarihi: 11/1/2011

 BÄ°RÄ°NCÄ° KISIM
Genel Hükümler
BÄ°RÄ°NCÄ° BÖLÜM
Borç Ä°liÅŸkisinin Kaynakları
BÄ°RÄ°NCÄ° AYIRIM
SözleÅŸmeden DoÄŸan Borç Ä°liÅŸkileri
A. SözleÅŸmenin kurulması
I. Ä°rade açıklaması
1. Genel olarak
MADDE 1-SözleÅŸme, tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun olarak açıklamalarıyla kurulur.
Ä°rade açıklaması, açık veya örtülü olabilir.
2. Ä°kinci derecedeki noktalar
MADDE 2-Taraflar sözleÅŸmenin esaslı noktalarında uyuÅŸmuÅŸlarsa, ikinci derecedeki noktalar üzerinde durulmamış olsa bile, sözleÅŸme kurulmuÅŸ sayılır.
Ä°kinci derecedeki noktalarda uyuÅŸulamazsa hâkim, uyuÅŸmazlığı iÅŸin özelliÄŸine bakarak karara baÄŸlar.
SözleÅŸmelerin ÅŸekline iliÅŸkin hükümler saklıdır.
II. Öneri ve kabul
1. Süreli öneri
MADDE 3-Kabul için süre belirleyerek bir sözleÅŸme yapılmasını öneren, bu sürenin sona ermesine kadar önerisiyle baÄŸlıdır.
Kabul bu süre içinde kendisine ulaÅŸmazsa; öneren, önerisiyle baÄŸlılıktan kurtulur.
2. Süresiz öneri
a. Hazır olanlar arasında
MADDE 4-Kabul için süre belirlenmeksizin hazır olan bir kiÅŸiye yapılan öneri hemen kabul edilmezse; öneren, önerisiyle baÄŸlılıktan kurtulur.
Telefon, bilgisayar gibi iletiÅŸim saÄŸlayabilen araçlarla doÄŸrudan iletiÅŸim sırasında yapılan öneri, hazır olanlar arasında yapılmış sayılır.
b. Hazır olmayanlar arasında
MADDE 5-Kabul için süre belirlenmeksizin hazır olmayan bir kiÅŸiye yapılan öneri, zamanında ve usulüne uygun olarak gönderilmiÅŸ bir yanıtın ulaÅŸmasının beklenebileceÄŸi ana kadar, önereni baÄŸlar.
Öneren, önerisini zamanında ulaÅŸmış sayabilir.
Zamanında gönderilen kabul, önerene geç ulaşır ve öneren onunla baÄŸlı olmak istemezse, durumu hemen kabul edene bildirmek zorundadır.
3. Örtülü kabul
MADDE 6-Öneren, kanun veya iÅŸin özelliÄŸi ya da durumun gereÄŸi açık bir kabulü beklemek zorunda deÄŸilse, öneri uygun bir sürede reddedilmediÄŸi takdirde, sözleÅŸme kurulmuÅŸ sayılır.
4. Ismarlanmayan ÅŸeyin gönderilmesi
MADDE 7- Ismarlanmamış bir ÅŸeyin gönderilmesi öneri sayılmaz. Bu ÅŸeyi alan kiÅŸi, onu geri göndermek veya saklamakla yükümlü deÄŸildir.
5. BaÄŸlayıcı olmayan öneri ve herkese açık öneri
MADDE 8- Öneren, önerisi ile baÄŸlı olmama hakkının saklı olduÄŸunu açıkça belirtirse veya iÅŸin özelliÄŸinden ya da durumun gereÄŸinden baÄŸlanma niyetinde olmadığı anlaşılırsa, önerisi kendisini baÄŸlamaz.
Fiyatını göstererek mal sergilenmesi veya tarife, fiyat listesi ya da benzerlerinin gönderilmesi, aksi açıkça ve kolaylıkla anlaşılmadıkça öneri sayılır.
6. Ä°lan yoluyla ödül sözü verme
MADDE 9- Bir sonucun gerçekleÅŸmesi karşılığında ödül vereceÄŸini ilan yoluyla duyuran kimse, sözünü yerine getirmekle yükümlüdür.
Ödül sözü veren, sonucun gerçekleÅŸmesinden önce sözünden cayarsa veya sonucun gerçekleÅŸmesini engellerse, dürüstlük kurallarına uygun olarak yapılan giderleri ödemekle yükümlüdür. Ancak, bir ya da birden çok kiÅŸiye ödenecek giderlerin toplamı, ödülün deÄŸerini aÅŸamaz.
Ödül sözü veren, giderlerinin ödenmesini isteyenlerin beklenen sonucu gerçekleÅŸtiremeyeceklerini ispat ederse, giderleri ödeme yükümlülüÄŸünden kurtulur.
7. Önerinin ve kabulün geri alınması
MADDE 10- Geri alma açıklaması, diÄŸer tarafa öneriden önce veya aynı anda ulaÅŸmış ya da daha sonra ulaÅŸmakla birlikte diÄŸer tarafça öneriden önce öÄŸrenilmiÅŸ olursa, öneri yapılmamış sayılır.
Bu kural, kabulün geri alınmasında da uygulanır.
III. Hazır olmayanlar arasında kurulan sözleÅŸmenin hüküm anı
MADDE 11- Hazır olmayanlar arasında kurulan sözleÅŸmeler, kabulün gönderildiÄŸi andan baÅŸlayarak hüküm doÄŸurur.
Açık bir kabulün gerekli olmadığı durumlarda, sözleÅŸme önerinin ulaÅŸma anından baÅŸlayarak hüküm doÄŸurur.
B. SözleÅŸmelerin ÅŸekli
I. Genel kural
MADDE 12- SözleÅŸmelerin geçerliliÄŸi, kanunda aksi öngörülmedikçe, hiçbir ÅŸekle baÄŸlı deÄŸildir.
Kanunda sözleÅŸmeler için öngörülen ÅŸekil, kural olarak geçerlilik ÅŸeklidir. Öngörülen ÅŸekle uyulmaksızın kurulan sözleÅŸmeler hüküm doÄŸurmaz.
II. Yazılı şekil
1. Yasal ÅŸekil
a. Kapsamı
MADDE 13- Kanunda yazılı ÅŸekilde yapılması öngörülen bir sözleÅŸmenin deÄŸiÅŸtirilmesinde de yazılı ÅŸekle uyulması zorunludur. Ancak, sözleÅŸme metniyle  çeliÅŸmeyen tamamlayıcı yan hükümler bu kuralın dışındadır.
Bu kural, yazılı ÅŸekil dışındaki geçerlilik ÅŸekilleri hakkında da uygulanır.
b. Unsurları
MADDE 14- Yazılı ÅŸekilde yapılması öngörülen sözleÅŸmelerde borç altına girenlerin imzalarının bulunması zorunludur.
Kanunda aksi öngörülmedikçe, imzalı bir mektup, asılları borç altına girenlerce imzalanmış telgraf, teyit edilmiÅŸ olmaları kaydıyla faks veya buna benzer iletiÅŸim araçları ya da güvenli elektronik imza ile gönderilip saklanabilen metinler de yazılı  ÅŸekil yerine geçer.
c. Ä°mza
MADDE 15- Ä°mzanın, borç altına girenin el yazısıyla atılması zorunludur. Güvenli elektronik imza da, el yazısıyla atılmış imzanın bütün hukuki sonuçlarını doÄŸurur.
Ä°mzanın el yazısı dışında bir araçla atılması, ancak örf ve âdetçe kabul edilen durumlarda ve özellikle çok sayıda çıkarılan kıymetli evrakın imzalanmasında yeterli sayılır.
Usulüne göre onaylanmadıkça veya imza ettikleri sırada metnin içeriÄŸini bildikleri ispat edilmedikçe, görme engellilerin imzaları onları baÄŸlamaz.
d. Ä°mza yerine geçen iÅŸaretler
MADDE 16- Ä°mza atamayanlar, imza yerine usulüne göre onaylanmış olması koÅŸuluyla, parmak izi, el ile yapılmış bir iÅŸaret ya da mühür kullanabilirler.
Kambiyo senetlerine iliÅŸkin hükümler saklıdır.
2. Ä°radi ÅŸekil
MADDE 17- Kanunda ÅŸekle baÄŸlanmamış bir sözleÅŸmenin taraflarca belirli bir ÅŸekilde yapılması kararlaÅŸtırılmışsa, belirlenen ÅŸekilde yapılmayan sözleÅŸme tarafları baÄŸlamaz.
Herhangi bir belirleme olmaksızın yazılı ÅŸekil kararlaÅŸtırılmışsa, yasal yazılı ÅŸekle iliÅŸkin hükümler uygulanır.
C. Borç tanıması
MADDE 18- Borcun sebebini içermemiÅŸ olsa bile borç tanıması geçerlidir.
D. SözleÅŸmelerin yorumu, muvazaalı iÅŸlemler
MADDE 19- Bir sözleÅŸmenin türünün ve içeriÄŸinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır.
Borçlu, yazılı bir borç tanımasına güvenerek alacağı kazanmış olan üçüncü kiÅŸiye karşı, bu iÅŸlemin muvazaalı olduÄŸu savunmasında bulunamaz.
E. Genel işlem koşulları
I. Genel olarak
MADDE 20-Genel iÅŸlem koÅŸulları, bir sözleÅŸme yapılırken düzenleyenin, ileride çok sayıdaki benzer sözleÅŸmede kullanmak amacıyla, önceden, tek başına hazırlayarak karşı tarafa sunduÄŸu sözleÅŸme hükümleridir. Bu koÅŸulların, sözleÅŸme metninde veya ekinde yer alması, kapsamı, yazı türü ve ÅŸekli, nitelendirmede önem taşımaz.
Aynı amaçla düzenlenen sözleÅŸmelerin metinlerinin özdeÅŸ olmaması, bu sözleÅŸmelerin içerdiÄŸi hükümlerin, genel iÅŸlem koÅŸulu sayılmasını engellemez.
Genel iÅŸlem koÅŸulları içeren sözleÅŸmeye veya ayrı bir sözleÅŸmeye konulan bu koÅŸulların her birinin tartışılarak kabul edildiÄŸine iliÅŸkin kayıtlar, tek başına, onları genel iÅŸlem koÅŸulu olmaktan çıkarmaz.
Genel iÅŸlem koÅŸullarıyla ilgili hükümler, sundukları hizmetleri kanun veya yetkili makamlar tarafından verilen izinle yürütmekte olan kiÅŸi ve kuruluÅŸların hazırladıkları sözleÅŸmelere de, niteliklerine bakılmaksızın uygulanır.
II. Kapsamı
1. Yazılmamış sayılma
MADDE 21- Karşı tarafın menfaatine aykırı genel iÅŸlem koÅŸullarının sözleÅŸmenin kapsamına girmesi, sözleÅŸmenin yapılması sırasında düzenleyenin karşı tarafa, bu koÅŸulların varlığı hakkında açıkça bilgi verip, bunların içeriÄŸini öÄŸrenme imkânı saÄŸlamasına ve karşı tarafın da bu koÅŸulları kabul etmesine baÄŸlıdır. Aksi takdirde, genel iÅŸlem koÅŸulları yazılmamış sayılır.
SözleÅŸmenin niteliÄŸine ve iÅŸin özelliÄŸine yabancı olan genel iÅŸlem koÅŸulları da yazılmamış sayılır.
2. Yazılmamış sayılmanın sözleÅŸmeye etkisi
MADDE 22- SözleÅŸmenin yazılmamış sayılan genel iÅŸlem koÅŸulları dışındaki hükümleri geçerliliÄŸini korur. Bu durumda düzenleyen, yazılmamış sayılan koÅŸullar olmasaydı diÄŸer hükümlerle sözleÅŸmeyi yapmayacak olduÄŸunu ileri süremez.
III. Yorumlanması
MADDE 23- Genel iÅŸlem koÅŸullarında yer alan bir hüküm, açık ve anlaşılır deÄŸilse veya birden çok anlama geliyorsa, düzenleyenin aleyhine ve karşı tarafın lehine yorumlanır.
IV. Değiştirme yasağı
MADDE 24- Genel iÅŸlem koÅŸullarının bulunduÄŸu bir sözleÅŸmede veya ayrı bir sözleÅŸmede yer alan ve düzenleyene tek yanlı olarak karşı taraf aleyhine genel iÅŸlem koÅŸulları içeren sözleÅŸmenin bir hükmünü deÄŸiÅŸtirme ya da yeni düzenleme getirme yetkisi veren kayıtlar yazılmamış sayılır.
V. Ä°çerik denetimi
MADDE 25- Genel iÅŸlem koÅŸullarına, dürüstlük kurallarına aykırı olarak, karşı tarafın aleyhine veya onun durumunu ağırlaÅŸtırıcı nitelikte hükümler konulamaz.
F. SözleÅŸmenin içeriÄŸi
I. SözleÅŸme özgürlüÄŸü
MADDE 26- Taraflar, bir sözleÅŸmenin içeriÄŸini kanunda öngörülen sınırlar içinde özgürce belirleyebilirler.
II. Kesin hükümsüzlük
MADDE 27- Kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kiÅŸilik haklarına aykırı veya konusu imkânsız olan sözleÅŸmeler kesin olarak hükümsüzdür.
SözleÅŸmenin içerdiÄŸi hükümlerden bir kısmının hükümsüz olması, diÄŸerlerinin geçerliliÄŸini etkilemez. Ancak, bu hükümler olmaksızın sözleÅŸmenin yapılmayacağı açıkça anlaşılırsa, sözleÅŸmenin tamamı kesin olarak hükümsüz olur.
III. Aşırı yararlanma
MADDE 28- Bir sözleÅŸmede karşılıklı edimler arasında açık bir oransızlık varsa, bu oransızlık, zarar görenin zor durumda kalmasından veya düÅŸüncesizliÄŸinden ya da deneyimsizliÄŸinden yararlanılmak suretiyle gerçekleÅŸtirildiÄŸi takdirde, zarar gören, durumun özelliÄŸine göre ya sözleÅŸme ile baÄŸlı olmadığını diÄŸer tarafa bildirerek ediminin geri verilmesini ya da sözleÅŸmeye baÄŸlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteyebilir.
Zarar gören bu hakkını, düÅŸüncesizlik veya deneyimsizliÄŸini öÄŸrendiÄŸi; zor durumda kalmada ise, bu durumun ortadan kalktığı tarihten baÅŸlayarak bir yıl ve her hâlde sözleÅŸmenin kurulduÄŸu tarihten baÅŸlayarak beÅŸ yıl içinde kullanabilir.
IV. ÖnsözleÅŸme
MADDE 29- Bir sözleÅŸmenin ileride kurulmasına iliÅŸkin sözleÅŸmeler geçerlidir.
Kanunlarda öngörülen istisnalar dışında, önsözleÅŸmenin geçerliliÄŸi, ileride kurulacak sözleÅŸmenin ÅŸekline baÄŸlıdır.
G. İrade bozuklukları
I. Yanılma
1. Yanılmanın hükümleri
MADDE 30- SözleÅŸme kurulurken esaslı yanılmaya düÅŸen taraf, sözleÅŸme ile baÄŸlı olmaz.
2. Yanılma hâlleri
a. Açıklamada yanılma
MADDE 31- Özellikle aÅŸağıda sayılan yanılma hâlleri esaslıdır:
1. Yanılan, kurulmasını istediÄŸi sözleÅŸmeden baÅŸka bir sözleÅŸme için iradesini açıklamışsa.
2. Yanılan, istediÄŸinden baÅŸka bir konu için iradesini açıklamışsa.
3. Yanılan, sözleÅŸme yapma iradesini, gerçekte sözleÅŸme yapmak istediÄŸi kiÅŸiden baÅŸkasına açıklamışsa.
4. Yanılan, sözleÅŸmeyi yaparken belirli nitelikleri olan bir kiÅŸiyi dikkate almasına karşın baÅŸka bir kiÅŸi için iradesini açıklamışsa.
5. Yanılan, gerçekte üstlenmek istediÄŸinden önemli ölçüde fazla bir edim için veya gerçekte istediÄŸinden önemli ölçüde az bir karşı edim için iradesini açıklamışsa.
Basit hesap yanlışlıkları sözleÅŸmenin geçerliliÄŸini etkilemez; bunların düzeltilmesi ile yetinilir.
b. Saikte yanılma
MADDE 32- Saikte yanılma, esaslı yanılma sayılmaz. Yanılanın, yanıldığı saiki sözleÅŸmenin temeli sayması ve bunun da iÅŸ iliÅŸkilerinde geçerli dürüstlük kurallarına uygun olması hâlinde yanılma esaslı sayılır. Ancak bu durumun karşı tarafça da bilinebilir olması gerekir.
c. İletmede yanılma
MADDE 33- SözleÅŸmenin kurulmasına yönelik iradenin haberci veya çevirmen gibi bir aracı ya da bir araç tarafından yanlış iletilmiÅŸ olması hâlinde de yanılma hükümleri uygulanır.
3. Yanılmada dürüstlük kuralları
MADDE 34- Yanılan, yanıldığını dürüstlük kurallarına aykırı olarak ileri süremez.
Özellikle diÄŸer tarafın, sözleÅŸmenin yanılanın kasdettiÄŸi anlamda kurulmasına razı olduÄŸunu bildirmesi durumunda, sözleÅŸme bu anlamda kurulmuÅŸ sayılır.
4. Yanılmada kusur
MADDE 35- Yanılan, yanılmasında kusurlu ise, sözleÅŸmenin hükümsüzlüÄŸünden doÄŸan zararı gidermekle yükümlüdür. Ancak, diÄŸer taraf yanılmayı biliyor veya bilmesi gerekiyorsa, tazminat istenemez.
Hâkim, hakkaniyetin gerektirdiÄŸi durumlarda, ifadan beklenen yararı aÅŸmamak kaydıyla, daha fazla tazminata hükmedebilir.
II. Aldatma
MADDE 36- Taraflardan biri, diÄŸerinin aldatması sonucu bir sözleÅŸme yapmışsa, yanılması esaslı olmasa bile, sözleÅŸmeyle baÄŸlı deÄŸildir.
Üçüncü bir kiÅŸinin aldatması sonucu bir sözleÅŸme yapan taraf, sözleÅŸmenin yapıldığı sırada karşı tarafın aldatmayı bilmesi veya bilecek durumda olması hâlinde, sözleÅŸmeyle baÄŸlı deÄŸildir.
III. Korkutma
1. Hükmü
MADDE 37- Taraflardan biri, diÄŸerinin veya üçüncü bir kiÅŸinin korkutması sonucu bir sözleÅŸme yapmışsa, sözleÅŸmeyle baÄŸlı deÄŸildir.
Korkutan bir üçüncü kiÅŸi olup da diÄŸer taraf korkutmayı bilmiyorsa veya bilecek durumda deÄŸilse, sözleÅŸmeyle baÄŸlı kalmak istemeyen korkutulan, hakkaniyet gerektiriyorsa, diÄŸer tarafa tazminat ödemekle yükümlüdür.
2. Koşulları
MADDE 38- Korkutulan, içinde bulunduÄŸu durum bakımından kendisinin veya yakınlarından birinin kiÅŸilik haklarına ya da malvarlığına yönelik ağır ve yakın bir zarar tehlikesinin doÄŸduÄŸuna inanmakta haklı ise, korkutma gerçekleÅŸmiÅŸ sayılır.
Bir hakkın veya kanundan doÄŸan bir yetkinin kullanılacağı korkutmasıyla sözleÅŸme yapıldığında, bu hakkı veya yetkiyi kullanacağını açıklayanın, diÄŸer tarafın zor durumda kalmasından aşırı bir menfaat saÄŸlamış olması hâlinde, korkutmanın varlığı kabul edilir.
IV. Ä°rade bozukluÄŸunun giderilmesi
MADDE 39- Yanılma veya aldatma sebebiyle ya da korkutulma sonucunda sözleÅŸme yapan taraf, yanılma veya aldatmayı öÄŸrendiÄŸi ya da korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan baÅŸlayarak bir yıl içinde sözleÅŸme ile baÄŸlı olmadığını bildirmez veya verdiÄŸi ÅŸeyi geri istemezse, sözleÅŸmeyi onamış sayılır.
Aldatma veya korkutmadan dolayı baÄŸlayıcılığı olmayan bir sözleÅŸmenin onanmış sayılması, tazminat hakkını ortadan kaldırmaz.
H. Temsil
I. Yetkili temsil
1. Genel olarak
a. Temsilin hükmü
MADDE 40- Yetkili bir temsilci tarafından bir baÅŸkası adına ve hesabına yapılan hukuki iÅŸlemin sonuçları, doÄŸrudan doÄŸruya temsil olunanı baÄŸlar.
Temsilci, hukuki iÅŸlemi yaparken bu sıfatını bildirmezse, hukuki iÅŸlemin sonuçları kendisine ait olur. Ancak, karşı taraf bir temsil iliÅŸkisinin varlığını durumdan çıkarıyor veya çıkarması gerekiyor ya da hukuki iÅŸlemi temsilci veya temsil olunandan biri ile yapması farksız ise, hukuki iÅŸlemin sonuçları doÄŸrudan doÄŸruya temsil olunana ait olur.
DiÄŸer durumlarda alacağın devri veya borcun üstlenilmesine iliÅŸkin hükümler uygulanır.
b. Temsil yetkisinin içeriÄŸi ve derecesi
MADDE 41- BaÅŸkası adına ve hesabına temsil kamu hukukundan doÄŸmuÅŸsa, temsil yetkisinin içeriÄŸi ve derecesi bu konudaki yasal hükümlere; temsil hukuksal bir iÅŸlemden doÄŸmuÅŸsa, temsil yetkisinin içeriÄŸi ve derecesi o hukuksal iÅŸleme göre belirlenir.
Temsil yetkisi üçüncü kiÅŸilere bildirilmiÅŸse temsil yetkisinin içeriÄŸi ve derecesi, bu bildirime göre belirlenir.
2. Hukuki iÅŸlemden doÄŸan yetki
a. Yetkinin sınırlanması ve geri alınması
MADDE 42- Temsil olunan, hukuki bir iÅŸlemden doÄŸan temsil yetkisini her zaman sınırlayabilir veya geri alabilir. Ancak, taraflar arasındaki hizmet, vekâlet veya ortaklık sözleÅŸmeleri gibi hukuki iliÅŸkilerden doÄŸabilecek haklar saklıdır.
Temsil olunan, bu hakkından önceden feragat edemez.
Temsil olunan verdiÄŸi yetkiyi üçüncü kiÅŸilere açıkça veya dolaylı biçimde bildirmiÅŸse, bu yetkiyi tamamen veya kısmen geri aldığını onlara bildirmediÄŸi takdirde, yetkinin geri alındığını iyiniyetli üçüncü kiÅŸilere karşı ileri süremez.
b. Ölüm, ehliyetsizlik ve diÄŸer durumlar
MADDE 43- Hukuki iÅŸlemden doÄŸan temsil yetkisi, aksi taraflarca kararlaÅŸtırılmadıkça veya iÅŸin özelliÄŸinden anlaşılmadıkça, temsil olunanın veya temsilcinin ölümü, gaipliÄŸine karar verilmesi, fiil ehliyetini kaybetmesi veya iflas etmesi durumlarında sona erer.
Bu hüküm, bir tüzel kiÅŸiliÄŸin sona ermesi durumunda da uygulanır.
Tarafların karşılıklı kişisel hakları saklıdır.
c. Yetki belgesinin geri verilmesi
MADDE 44- Temsilciye yetki belgesi verilmiÅŸse, yetkinin sona ermesi durumunda temsilci, bu belgeyi temsil olunana geri vermekle veya hâkimin belirleyeceÄŸi yere bırakmakla yükümlüdür.
Temsil olunan veya halefleri, temsilcinin belgeyi geri vermesi için gerekeni yapmazlarsa, bundan dolayı iyiniyetli üçüncü kiÅŸilerin zararını gidermekle yükümlüdürler.
d. Yetkinin sona erdiÄŸinin ileri sürülememesi
MADDE 45- Temsilci, yetkisinin sona ermiÅŸ olduÄŸunu bilmediÄŸi sürece, temsil olunan veya halefleri, temsilcinin yapmış olduÄŸu hukuki iÅŸlemlerin sonuçlarıyla baÄŸlıdırlar.
Bu kural, üçüncü kiÅŸilerin yetkinin sona ermiÅŸ olduÄŸunu bildikleri durumlarda uygulanmaz.
II. Yetkisiz temsil
1. Onama hâlinde
MADDE 46- Bir kimse yetkisi olmadığı hâlde temsilci olarak bir hukuki iÅŸlem yaparsa, bu iÅŸlem ancak onadığı takdirde temsil olunanı baÄŸlar.
Yetkisiz temsilcinin kendisiyle iÅŸlem yaptığı diÄŸer taraf, temsil olunandan, uygun bir süre içinde bu hukuki iÅŸlemi onayıp onamayacağını bildirmesini isteyebilir. Bu süre içinde iÅŸlemin onanmaması durumunda, diÄŸer taraf bu iÅŸlemle baÄŸlı olmaktan kurtulur.
2. Onamama hâlinde
MADDE 47-Temsil olunanın açık veya örtülü olarak hukuki iÅŸlemi onamaması hâlinde, bu iÅŸlemin geçersiz olmasından doÄŸan zararın giderilmesi, yetkisiz temsilciden istenebilir. Ancak, yetkisiz temsilci, iÅŸlemin yapıldığı sırada karşı tarafın, kendisinin yetkisiz olduÄŸunu bildiÄŸini veya bilmesi gerektiÄŸini ispat ederse, kendisinden zararın giderilmesi istenemez.
Hakkaniyet gerektiriyorsa, kusurlu yetkisiz temsilciden diğer zararların giderilmesi de istenebilir.
Sebepsiz zenginleşmeden doğan haklar saklıdır.
III. Saklı hükümler
MADDE 48- Ortaklık temsilcileri ile organlarının ve ticari vekillerin yetkisine iliÅŸkin hükümler saklıdır.
Ä°KÄ°NCÄ° AYIRIM
Haksız Fiillerden DoÄŸan Borç Ä°liÅŸkileri
A. Sorumluluk
I. Genel olarak
MADDE 49- Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille baÅŸkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille baÅŸkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
II. Zararın ve kusurun ispatı
MADDE 50- Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.
UÄŸranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olaÄŸan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.
III. Tazminat
1. Belirlenmesi
MADDE 51- Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereÄŸini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.
Tazminatın irat biçiminde ödenmesine hükmedilirse, borçlu güvence göstermekle yükümlüdür.
2. Ä°ndirilmesi
MADDE 52- Zarar gören, zararı doÄŸuran fiile razı olmuÅŸ veya zararın doÄŸmasında ya da artmasında etkili olmuÅŸ yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaÅŸtırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir.
Zarara hafif kusuruyla sebep olan tazminat yükümlüsü, tazminatı ödediÄŸinde yoksulluÄŸa düÅŸecek olur ve hakkaniyet de gerektirirse hâkim, tazminatı indirebilir.
IV. Özel durumlar
1. Ölüm ve bedensel zarar
a. Ölüm
MADDE 53-Ölüm hâlinde uÄŸranılan zararlar özellikle ÅŸunlardır:
1. Cenaze giderleri.
2. Ölüm hemen gerçekleÅŸmemiÅŸse tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doÄŸan kayıplar.
3. Ölenin desteÄŸinden yoksun kalan kiÅŸilerin bu sebeple uÄŸradıkları kayıplar.
b. Bedensel zarar
MADDE 54- Bedensel zararlar özellikle ÅŸunlardır:
1. Tedavi giderleri.
2. Kazanç kaybı.
3. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doÄŸan kayıplar.
4. Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.
c. Belirlenmesi
MADDE 55- Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez. Hesaplanan tazminat, miktar esas alınarak hakkaniyet düÅŸüncesi ile artırılamaz veya azaltılamaz.
Bu Kanun hükümleri, her türlü idari eylem ve iÅŸlemler ile idarenin sorumlu olduÄŸu diÄŸer sebeplerin yol açtığı vücut bütünlüÄŸünün kısmen veya tamamen yitirilmesine ya da kiÅŸinin ölümüne baÄŸlı zararlara iliÅŸkin istem ve davalarda da uygulanır.
d. Manevi tazminat
MADDE 56-Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüÄŸünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.
Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.
2. Haksız rekabet
MADDE 57- Gerçek olmayan haberlerin yayılması veya bu tür ilanların yapılması ya da dürüstlük kurallarına aykırı diÄŸer davranışlarda bulunulması yüzünden müÅŸterileri azalan veya onları kaybetme tehlikesiyle karşılaÅŸan kiÅŸi, bu davranışlara son verilmesini ve kusurun varlığı hâlinde zararının giderilmesini isteyebilir.
Ticari iÅŸlere ait haksız rekabet hakkında Türk Ticaret Kanunu hükümleri saklıdır.
3. Kişilik hakkının zedelenmesi
MADDE 58-KiÅŸilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uÄŸradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir.
Hâkim, bu tazminatın ödenmesi yerine, diÄŸer bir giderim biçimi kararlaÅŸtırabilir veya bu tazminata ekleyebilir; özellikle saldırıyı kınayan bir karar verebilir ve bu kararın yayımlanmasına hükmedebilir.
4. Ayırt etme gücünün geçici kaybı
MADDE 59- Ayırt etme gücünü geçici olarak kaybeden kiÅŸi, bu sırada verdiÄŸi zararları gidermekle yükümlüdür. Ancak, ayırt etme gücünü kaybetmede kusuru olmadığını ispat ederse, sorumluluktan kurtulur.
V. Sorumluluk sebeplerinin çokluÄŸu
1. Sebeplerin yarışması
MADDE 60- Bir kiÅŸinin sorumluluÄŸu, birden çok sebebe dayandırılabiliyorsa hâkim, zarar gören aksini istemiÅŸ olmadıkça veya kanunda aksi öngörülmedikçe, zarar görene en iyi giderim imkânı saÄŸlayan sorumluluk sebebine göre karar verir.
2. Müteselsil sorumluluk
a. Dış ilişkide
MADDE 61-Birden çok kiÅŸi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeÅŸitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluÄŸa iliÅŸkin hükümler uygulanır.
b. Ä°ç iliÅŸkide
MADDE 62- Tazminatın aynı zarardan sorumlu müteselsil borçlular arasında paylaÅŸtırılmasında, bütün durum ve koÅŸullar, özellikle onlardan her birine yüklenebilecek kusurun ağırlığı ve yarattıkları tehlikenin yoÄŸunluÄŸu göz önünde tutulur.
Tazminatın kendi payına düÅŸeninden fazlasını ödeyen kiÅŸi, bu fazla ödemesi için, diÄŸer müteselsil sorumlulara karşı rücu hakkına sahip ve zarar görenin haklarına halef olur.
VI. Hukuka aykırılığı kaldıran hâller
1. Genel olarak
MADDE 63-Kanunun verdiÄŸi yetkiye dayanan ve bu yetkinin sınırları içinde kalan bir fiil, zarara yol açsa bile, hukuka aykırı sayılmaz.
Zarar görenin rızası, daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarar, zarar verenin davranışının haklı savunma niteliÄŸi taşıması, yetkili kamu makamlarının müdahalesinin zamanında saÄŸlanamayacak olması durumunda kiÅŸinin hakkını kendi gücüyle koruması veya zorunluluk hâllerinde de fiil, hukuka aykırı sayılmaz.
2. Sorumluluk
MADDE 64- Haklı savunmada bulunan, saldıranın şahsına veya mallarına verdiği zarardan sorumlu tutulamaz.
Kendisini veya baÅŸkasını açık ya da yakın bir zarar tehlikesinden korumak için diÄŸer bir kiÅŸinin mallarına zarar verenin, bu zararı giderim yükümlülüÄŸünü hâkim hakkaniyete göre belirler.
Hakkını kendi gücüyle koruma durumunda kalan kiÅŸi, durum ve koÅŸullara göre o sırada kolluk gücünün yardımını zamanında saÄŸlayamayacak ise ve hakkının kayba uÄŸramasını ya da kullanılmasının önemli ölçüde zorlaÅŸmasını önleyecek baÅŸka bir yol da yoksa, verdiÄŸi zarardan sorumlu tutulamaz.
B. Kusursuz sorumluluk
I. Hakkaniyet sorumluluÄŸu
MADDE 65-Hakkaniyet gerektiriyorsa; hâkim, ayırt etme gücü bulunmayan kiÅŸinin verdiÄŸi zararın, tamamen veya kısmen giderilmesine karar verir.
II. Özen sorumluluÄŸu
1. Adam çalıştıranın sorumluluÄŸu
MADDE 66-Adam çalıştıran, çalışanın, kendisine verilen iÅŸin yapılması sırasında baÅŸkalarına verdiÄŸi zararı gidermekle yükümlüdür.
Adam çalıştıran, çalışanını seçerken, iÅŸiyle ilgili talimat verirken, gözetim ve denetimde bulunurken, zararın doÄŸmasını engellemek için gerekli özeni gösterdiÄŸini ispat ederse, sorumlu olmaz.
Bir iÅŸletmede adam çalıştıran, iÅŸletmenin çalışma düzeninin zararın doÄŸmasını önlemeye elveriÅŸli olduÄŸunu ispat etmedikçe, o iÅŸletmenin faaliyetleri dolayısıyla sebep olunan zararı gidermekle yükümlüdür.
Adam çalıştıran, ödediÄŸi tazminat için, zarar veren çalışana, ancak onun bizzat sorumlu olduÄŸu ölçüde rücu hakkına sahiptir.
2. Hayvan bulunduranın sorumluluğu
a. Giderim yükümlülüÄŸü
MADDE 67-Bir hayvanın bakımını ve yönetimini sürekli veya geçici olarak üstlenen kiÅŸi, hayvanın verdiÄŸi zararı gidermekle yükümlüdür.
Hayvan bulunduran, bu zararın doÄŸmasını engellemek için gerekli özeni gösterdiÄŸini ispat edersesorumlu olmaz.
Hayvan, bir baÅŸkası veya bir baÅŸkasına ait hayvan tarafından ürkütülmüÅŸ olursa, hayvanı bulunduranın, bu kiÅŸilere rücu hakkı saklıdır.
b. Alıkoyma hakkı
MADDE 68- Bir kiÅŸinin hayvanı, baÅŸkasının taşınmazı üzerinde bir zarar verdiÄŸi takdirde, taşınmazın zilyedi, o hayvanı yakalayabilir, zararı giderilinceye kadar alıkoyabilir; hatta durum ve koÅŸullar haklı gösteriyorsa hayvanı diÄŸer yollarla etkisiz hâle getirebilir.
Bu durumda, taşınmazın zilyedi derhâl hayvan sahibine bilgi vermek ve sahibini bilmiyorsa, onun bulunması için gerekli giriÅŸimleri yapmak zorundadır.
3. Yapı malikinin sorumluluğu
a. Giderim yükümlülüÄŸü
MADDE 69-Bir binanın veya diÄŸer yapı eserlerinin maliki, bunların yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden doÄŸan zararı gidermekle yükümlüdür.
Ä°ntifa ve oturma hakkı sahipleri de, binanın bakımındaki eksikliklerden doÄŸan zararlardan, malikle birlikte müteselsilen sorumludurlar.
Sorumluların, bu sebeplerle kendilerine karşı sorumlu olan diÄŸer kiÅŸilere rücu hakkı saklıdır. 
b. Zarar tehlikesini önleme
MADDE 70-Bir baÅŸkasına ait bina veya diÄŸer yapı eserlerinden zarar görme tehlikesiyle karşılaÅŸan kiÅŸi, bu tehlikenin giderilmesi için gerekli önlemlerin alınmasını hak sahiplerinden isteyebilir.
Kişilerin ve malların korunması hakkındaki kamu hukuku kuralları saklıdır.
III. Tehlike sorumluluÄŸu ve denkleÅŸtirme
MADDE 71-Önemli ölçüde tehlike arzeden bir iÅŸletmenin faaliyetinden zarar doÄŸduÄŸu takdirde, bu zarardan iÅŸletme sahibi ve varsa iÅŸleten müteselsilen sorumludur.
Bir iÅŸletmenin, mahiyeti veya faaliyette kullanılan malzeme, araçlar ya da güçler göz önünde tutulduÄŸunda, bu iÅŸlerde uzman bir kiÅŸiden beklenen tüm özenin gösterilmesi durumunda bile sıkça veya ağır zararlar doÄŸurmaya elveriÅŸli olduÄŸu sonucuna varılırsa, bunun önemli ölçüde tehlike arzeden bir iÅŸletme olduÄŸu kabul edilir. Özellikle, herhangi bir kanunda benzeri tehlikeler arzeden iÅŸletmeler için özel bir tehlike sorumluluÄŸu öngörülmüÅŸse, bu iÅŸletme de önemli ölçüde tehlike arzeden iÅŸletme sayılır.
Belirli bir tehlike hâli için öngörülen özel sorumluluk hükümleri saklıdır.
Önemli ölçüde tehlike arzeden bir iÅŸletmenin bu tür faaliyetine hukuk düzenince izin verilmiÅŸ olsa bile, zarar görenler, bu iÅŸletmenin faaliyetinin sebep olduÄŸu zararlarının uygun bir bedelle denkleÅŸtirilmesini isteyebilirler.
C. Zamanaşımı
I. Kural
MADDE 72-Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öÄŸrendiÄŸi tarihten baÅŸlayarak iki yılın ve her hâlde fiilin iÅŸlendiÄŸi tarihten baÅŸlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uÄŸrar. Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüÄŸü cezayı gerektiren bir fiilden doÄŸmuÅŸsa, bu zamanaşımı uygulanır.
Haksız fiil dolayısıyla zarar gören bakımından bir borç doÄŸmuÅŸsa zarar gören, haksız fiilden doÄŸan tazminat istemi zamanaşımına uÄŸramış olsa bile, her zaman bu borcu ifadan kaçınabilir.
II. Rücu isteminde
MADDE 73-Rücu istemi, tazminatın tamamının ödendiÄŸi ve birlikte sorumlu  kiÅŸinin öÄŸrenildiÄŸi tarihten baÅŸlayarak iki yılın ve her hâlde tazminatın tamamının ödendiÄŸi tarihten baÅŸlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uÄŸrar.
Tazminatın ödenmesi kendisinden istenilen kiÅŸi, durumu birlikte sorumlu olduÄŸu kiÅŸilere bildirmek zorundadır. Aksi takdirde zamanaşımı, bu bildirimin dürüstlük kurallarına göre yapılabileceÄŸi tarihte iÅŸlemeye baÅŸlar.
D. Yargılama
I. Ceza hukuku ile iliÅŸkisinde
MADDE 74-Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle baÄŸlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da baÄŸlı deÄŸildir.
Aynı ÅŸekilde, ceza hâkiminin kusurun deÄŸerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine iliÅŸkin kararı da, hukuk hâkimini baÄŸlamaz.
II.Tazminat hükmünün deÄŸiÅŸtirilmesi
MADDE 75- Bedensel zararın kapsamı, karar verme sırasında tam olarak belirlenemiyorsa hâkim, kararın kesinleÅŸmesinden baÅŸlayarak iki yıl içinde, tazminat hükmünü deÄŸiÅŸtirme yetkisini saklı tutabilir.
III. Geçici ödemeler
MADDE 76-Zarar gören, iddiasının haklılığını gösteren inandırıcı kanıtlar sunduÄŸu ve ekonomik durumu da gerektirdiÄŸi takdirde hâkim, istem üzerine davalının zarar görene geçici ödeme yapmasına karar verebilir.
Davalının yaptığı geçici ödemeler, hükmedilen tazminata mahsup edilir; tazminata hükmedilmezse hâkim, davacının aldığı geçici ödemeleri, yasal faizi ile birlikte geri vermesine karar verir.
ÜÇÜNCÜ AYIRIM
Sebepsiz ZenginleÅŸmeden DoÄŸan Borç Ä°liÅŸkileri
A. Koşulları
I. Genel olarak
MADDE 77- Haklı bir sebep olmaksızın, bir baÅŸkasının malvarlığından veya emeÄŸindenzenginleÅŸen, bu zenginleÅŸmeyi geri vermekle yükümlüdür.
Bu yükümlülük, özellikle zenginleÅŸmenin geçerli olmayan veya gerçekleÅŸmemiÅŸ ya da sona ermiÅŸ bir sebebe dayanması durumunda doÄŸmuÅŸ olur.
II. Borçlanılmamış edimin ifası
MADDE 78-Borçlanmadığı edimi kendi isteÄŸiyle yerine getiren kimse, bunu ancak, kendisini borçlu sanarak yerine getirdiÄŸini ispat ederse geri isteyebilir.
Zamanaşımına uÄŸramış bir borcun ifasından veya ahlaki bir ödevin yerine getirilmiÅŸ olmasından kaynaklanan zenginleÅŸmeler geri istenemez.
Borç olmadığı hâlde ödenmiÅŸ olan edimin geri istenmesine iliÅŸkin diÄŸer kanun hükümleri saklıdır.
B. Geri vermenin kapsamı
I. ZenginleÅŸenin yükümlülüÄŸü
MADDE 79- Sebepsiz zenginleÅŸen, zenginleÅŸmenin geri istenmesi sırasında elinden çıkmış olduÄŸunu ispat ettiÄŸi kısmın dışında kalanı geri vermekle yükümlüdür.
ZenginleÅŸen, zenginleÅŸmeyi iyiniyetli olmaksızın elden çıkarmışsa veya elden çıkarırken ileride geri vermek zorunda kalabileceÄŸini hesaba katması gerekiyorsa, zenginleÅŸmenin tamamını geri vermekle yükümlüdür.
II. Giderleri isteme hakkı
MADDE 80- Zenginleşen iyiniyetli ise, yaptığı zorunlu ve yararlı giderleri, geri verme isteminde bulunandan isteyebilir.
ZenginleÅŸen iyiniyetli deÄŸilse, zorunlu giderlerinin ve yararlı giderlerinden sadece geri verme zamanında mevcut olan deÄŸer artışının ödenmesini isteyebilir.
ZenginleÅŸen, iyiniyetli olup olmadığına bakılmaksızın, diÄŸer giderlerinin ödenmesini isteyemez. Ancak, kendisine karşılık önerilmezse, o ÅŸey ile birleÅŸtirdiÄŸi ve zararsızca ayrılması mümkün bulunan eklemeleri geri vermeden önce ayırıp alabilir.
C. Geri istenememe
MADDE 81- Hukuka veya ahlaka aykırı bir sonucun gerçekleÅŸmesi amacıyla verilen ÅŸey geri istenemez. Ancak, açılan davada hâkim, bu ÅŸeyin Devlete mal edilmesine karar verebilir.
D. Zamanaşımı
MADDE 82-Sebepsiz zenginleÅŸmeden doÄŸan istem hakkı, hak sahibinin geri isteme hakkı olduÄŸunu öÄŸrendiÄŸi tarihten baÅŸlayarak iki yılın ve her hâlde zenginleÅŸmenin gerçekleÅŸtiÄŸi tarihten baÅŸlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uÄŸrar.
ZenginleÅŸme, zenginleÅŸenin bir alacak hakkı kazanması suretiyle gerçekleÅŸmiÅŸse diÄŸer taraf, istem hakkı zamanaşımına uÄŸramış olsa bile, her zaman bu borcunu ifadan kaçınabilir.
Ä°KÄ°NCÄ° BÖLÜM
Borç Ä°liÅŸkisinin Hükümleri
BÄ°RÄ°NCÄ° AYIRIM
Borçların Ä°fası
A. Genel olarak
I. Şahsen ifa zorunluluğunun olmaması
MADDE 83- Borcun, bizzat borçlu tarafından ifa edilmesinde alacaklının menfaati bulunmadıkça borçlu, borcunu ÅŸahsen ifa etmekle yükümlü deÄŸildir.
II. İfanın konusu
1. Kısmen ifa
MADDE 84- Borcun tamamı belli ve muaccel ise, alacaklı kısmen ifayı reddedebilir.
Alacaklı kısmen ifayı kabul ederse borçlu, borcun kendisi tarafından ikrar olunan kısmını ifadan kaçınamaz.
2. Bölünemeyen borç
MADDE 85- Bölünemeyen bir borcun birden çok alacaklısı varsa, alacaklılardan her biri, borcun alacaklıların tamamınaifasını isteyebilir. Borçlu, edimini alacaklıların hepsine birden ifa etmek zorundadır.
Bölünemeyen borcun birden çok borçlusu varsa, borçlulardan her biri borcun tamamını ifa etmekle yükümlüdür.
Durumun gereÄŸinden aksi anlaşılmadıkça, ifada bulunan borçlu, alacaklıya halef olur ve diÄŸer borçlulardan payları oranında alacağını isteyebilir.
3. ÇeÅŸit borcu
MADDE 86- ÇeÅŸit borçlarında hukuki iliÅŸkiden ve iÅŸin özelliÄŸinden aksi anlaşılmadıkça, edimin seçimi borçluya aittir. Ancak borçlunun seçeceÄŸi edim, ortalama nitelikten daha düÅŸük olamaz.
4. Seçimlik borç
MADDE 87- Seçimlik borçlarda, hukuki iliÅŸkiden ve iÅŸin özelliÄŸinden aksi anlaşılmadıkça, edimlerden birinin seçimi borçluya aittir.
5. Faiz
MADDE 88- Faiz ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleÅŸmede kararlaÅŸtırılmamışsa faiz borcunun doÄŸduÄŸu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir.
SözleÅŸme ile kararlaÅŸtırılacak yıllık faiz oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde elli fazlasını aÅŸamaz.
B. Ä°fa yeri
MADDE 89-Borcun ifa yeri, tarafların açık veya örtülü iradelerine göre belirlenir. Aksine bir anlaÅŸma yoksa, aÅŸağıdaki hükümler uygulanır;
1. Para borçları, alacaklının ödeme zamanındaki yerleÅŸim yerinde,
2. Parça borçları, sözleÅŸmenin kurulduÄŸu sırada borç konusunun bulunduÄŸu yerde,
3. Bunların dışındaki bütün borçlar, doÄŸumları sırasında borçlunun yerleÅŸim yerinde,
ifa edilir.
Alacaklının yerleÅŸim yerinde ifası gereken bir borcun doÄŸumundan sonra alacaklının yerleÅŸim yerini deÄŸiÅŸtirmesi sebebiyle ifa önemli ölçüde güçleÅŸmiÅŸse borç, alacaklının önceki yerleÅŸim yerinde ifa edilebilir.
C. İfa zamanı
I. Süreye baÄŸlanmamış borç
MADDE 90-Ä°fa zamanı taraflarca kararlaÅŸtırılmadıkça veya hukuki iliÅŸkinin özelliÄŸinden anlaşılmadıkça her borç, doÄŸumu anında muaccel olur.
II. Süreye baÄŸlı borç
1. Aya iliÅŸkin sürelerde vade
MADDE 91-Borcun ifası için bir ayın baÅŸlangıcı veya sonu belirlenmiÅŸse, bundan ayın birinci ve sonuncu günü; ayın ortası belirlenmiÅŸse, bundan da ayın onbeÅŸinci günü anlaşılır.
Borcun ifası için gün belirtilmeksizin sadece ay belirlenmiÅŸse, bundan o ayın son günü anlaşılır.
2. DiÄŸer sürelerde vade
MADDE 92- Bir borcun veya taraflardan birine düÅŸen herhangi bir yükümlülüÄŸün sözleÅŸmenin kurulmasından baÅŸlayarak belli bir sürenin sonunda ifası gerekiyorsa, ifa zamanı aÅŸağıdaki biçimde belirlenir:
1. Gün olarak belirlenmiÅŸ süre, sözleÅŸmenin kurulduÄŸu gün sayılmaksızın, bu sürenin son günü dolmuÅŸ olur. Sekiz veya onbeÅŸ gün olarak belirlenmiÅŸ süre ise, bir veya iki haftayı deÄŸil, tam sekiz veya onbeÅŸ günü ifade eder.
2. Hafta olarak belirlenmiÅŸ süre, son haftanın sözleÅŸmenin kurulduÄŸu güne ismen uyan gününde dolmuÅŸ olur.
3. Ay olarak veya yıl, yarıyıl ve yılın dörtte biri gibi birden çok ayı içeren bir zaman olarak belirlenmiÅŸ süre, sözleÅŸmenin kurulduÄŸu gün ayın kaçıncı günü ise, son ayın bunu karşılayan gününde dolmuÅŸ olur. Son ayda bunu karşılayan gün yoksa süre, bu ayın son günü dolmuÅŸ sayılır.
4. Yarım aydan onbeÅŸ günlük süre anlaşılır. Bir veya birden çok ay ve yarım ay olarak belirlenmiÅŸ sürenin dolduÄŸu gün, son aya onbeÅŸ gün eklenerek belirlenir.
Bu kurallar, sürenin sözleÅŸmenin kurulmasından baÅŸka bir andan iÅŸlemeye baÅŸladığı durumlarda da uygulanır.
Borçlu, belirli bir süre içinde yerine getirilmesi gereken bir borcu, bu sürenin dolmasından önce ifa etmekle yükümlüdür.
3. Tatil günleri
MADDE 93- Ä°fa zamanı veya sürenin son günü, kanunlarda tatil olarak kabul edilen bir güne rastlarsa, kendiliÄŸinden bu günü izleyen ve tatil olmayan ilk güne geçer.
Aksine anlaÅŸma geçerlidir.
III. Ä°ÅŸ saatlerinde ifa
MADDE 94-Borç, alışılmış iÅŸ saatlerinde ifa ve kabul edilir.
IV. Sürenin uzatılması
MADDE 95- Süre uzatılmış ise yeni süre, aksi kararlaÅŸtırılmış olmadıkça, önceki sürenin sona ermesini izleyen birinci günden baÅŸlar.
V. Erken ifa
MADDE 96-SözleÅŸmenin hükümlerinden veya özelliÄŸinden ya da durumun gereÄŸinden tarafların aksini kastettikleri anlaşılmadıkça borçlu, edimini sürenin sona ermesindenönce ifa edebilir. Ancak, kanun veya sözleÅŸme ya da âdet gereÄŸi olmadıkça borçlu, erken ifada bulunması sebebiyle indirim yapamaz.
VI. Karşılıklı borç yükleyen sözleÅŸmelerde
1. İfada sıra
MADDE 97- Karşılıklı borç yükleyenbir sözleÅŸmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleÅŸmenin koÅŸullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiÅŸ ya da ifasını önermiÅŸ olması gerekir.
2. Ä°fa güçsüzlüÄŸü
MADDE 98-Karşılıklı borç yükleyen bir sözleÅŸmede, taraflardan birinin borcunu ifada güçsüzlüÄŸe düÅŸmesi ve özellikle iflas etmesi ya da hakkındaki haciz iÅŸleminin sonuçsuz kalması sebebiyle diÄŸer tarafın hakkı tehlikeye düÅŸerse bu taraf, karşı edimin ifası güvence altına alınıncaya kadar kendi ediminin ifasından kaçınabilir.
Hakkı tehlikeye düÅŸen taraf, ayrıca uygun bir sürede istediÄŸi güvence verilmezse sözleÅŸmeden dönebilir.
D. Ödeme
I. Ülke parası ile
MADDE 99-Konusu para olan borç Ülke parasıyla ödenir.
Ülke parası dışında baÅŸka bir para birimiyle ödeme yapılması kararlaÅŸtırılmışsa, sözleÅŸmede aynen ödeme veya bu anlama gelen bir ifade bulunmadıkça borç, ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke parasıyla da ödenebilir.
Ülke parası dışında baÅŸka bir para birimiyle belirlenmiÅŸ ve sözleÅŸmede aynen ödeme ya da bu anlama gelen bir ifade de bulunmadıkça, borcun ödeme gününde ödenmemesi üzerine alacaklı, bu alacağının aynen veya vade ya da fiilî ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke parası ile ödenmesini isteyebilir.
II. Mahsup
1. Kısmen ödemede
MADDE 100-Borçlu, faiz veya giderleri ödemede gecikmemiÅŸ ise, kısmen yaptığı ödemeyi ana borçtan düÅŸme hakkına sahiptir. Aksine anlaÅŸma yapılamaz.
Alacaklı, alacağın bir kısmı için kefalet, rehin veya baÅŸka bir güvence almış ise, borçlu kısmen yaptığı ödemeyi, güvence altına alınan veya güvencesi daha iyi olan kısma mahsup etme hakkına sahip deÄŸildir.
2. Birden çok borçta
a. Borçlu ve alacaklının bildirimine göre
MADDE 101-Birden çok borcu bulunan borçlu, ödeme gününde bu borçlardan hangisini ödemek istediÄŸini alacaklıya bildirebilir.
Borçlu bildirimde bulunmazsa, yapılan ödeme, kendisi tarafından derhâl itiraz edilmiÅŸ olmadıkça, alacaklının makbuzda gösterdiÄŸi borç için yapılmış sayılır.
b. Kanuna göre
MADDE 102-Kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda bir açıklık bulunmadığı durumda ödeme, muaccel borç için yapılmış sayılır. Birden çok borç muaccel ise ödemenin, borçluya karşı ilk olarak takip edilen borç için yapılmış olduÄŸu kabul edilir. Takip yapılmamış ise ödeme, vadesi ilk önce gelmiÅŸ olan borç için yapılmış olur.
Birden çok borcun vadesi aynı zamanda gelmiÅŸse, mahsup orantılı olarak; borçlardan hiçbirinin vadesi gelmemiÅŸse ödeme, güvencesi en az olan borç için yapılmış sayılır.
III. Makbuz ve senetlerin geri verilmesi
1. Borçlunun hakkı
MADDE 103-Borcu ödeyen borçlu, bir makbuz ve borcun tamamı ödenmiÅŸse, buna iliÅŸkin borç senedinin geri verilmesini veya iptalini isteyebilir.
Borcun tamamı ödenmemiÅŸ veya borç senedi alacaklıya baÅŸkaca haklar da vermekte ise borçlu, ancak makbuz verilmesini ve ödemenin borç senedine iÅŸlenmesini isteyebilir.
2. Hükümleri
MADDE 104- Faiz veya kira bedeli gibi dönemsel edimlerden biri için, alacaklı tarafından çekince belirtilmeksizin makbuz verilmiÅŸse, önceki dönemlere ait edimler de ifa edilmiÅŸ sayılır.
Alacaklı anaparanın tamamı için makbuz vermiÅŸse, faizlerini de almış olduÄŸu kabul edilir.
Borç senedi borçluya geri verilmiÅŸse, borç sona ermiÅŸ sayılır.
3. Senedin geri verilememesi
MADDE 105- Alacaklı, borç senedini kaybettiÄŸini iddia ederse, borçlunun istemi üzerine, borcu ödeme sırasında, kendisine borç senedinin iptalini ve borcun sona ermiÅŸ olduÄŸunu gösteren resmen düzenlenmiÅŸ veya usulüne göre onaylanmış bir belge vermek zorundadır.
Kıymetli evrakın iptaline iliÅŸkin hükümler saklıdır.
E. Alacaklının temerrüdü
I. Koşulları
MADDE 106- Yapma veya verme edimi gereÄŸi gibi kendisine önerilen alacaklı, haklı bir sebep olmaksızın onu kabulden veya borçlunun borcunu ifa edebilmesi için kendisi tarafından yapılması gereken hazırlık fiillerini yapmaktan kaçınırsa, temerrüde düÅŸmüÅŸ olur.
Alacaklı, müteselsil borçlulardan birine karşı temerrüde düÅŸerse, diÄŸerlerine karşı da temerrüde düÅŸmüÅŸ olur.
II. Hükümleri
1. Bir ÅŸeyin teslimine iliÅŸkin edimlerde
a. Tevdi hakkı
MADDE 107-Alacaklının temerrüde düÅŸmesi durumunda borçlu, hasar ve giderleri alacaklıya ait olmak üzere, teslim edeceÄŸi ÅŸeyi tevdi ederek borcundan kurtulabilir.
Tevdi yerini, ifa yerindeki hâkim belirler. Bununla birlikte ticari mallar, hâkim kararı olmadan da bir ardiyeye tevdi edilebilir.
b. Satma hakkı
MADDE 108- SözleÅŸmenin konusu olan ÅŸeyin niteliÄŸi veya iÅŸin özelliÄŸi tevdi edilmesine uygun düÅŸmez veya teslim edilecek ÅŸey bozulabilir ya da bakımı, korunması veya tevdi edilmesi önemli bir gideri gerektirir ise, borçlu, alacaklıya önceden ihtarda bulunması koÅŸuluyla, hâkimin izniyle onu açık artırma yoluyla sattırıp bedelini tevdi edebilir.
Teslim edilecek ÅŸey, borsada kayıtlıysa veya piyasa fiyatı varsa ya da yapılacak gidere oranla deÄŸeri az ise, satışın açık artırma yoluyla yapılması zorunlu olmadığı gibi, hâkim, önceden ihtarda bulunma koÅŸulunu aramaksızın satışa izin verebilir.
c. Tevdi konusunu geri alma
MADDE 109- Alacaklı, tevdi edilen ÅŸeyi kabul ettiÄŸini açıklamış veya tevdi bir rehnin ortadan kaldırılması sonucunu doÄŸurmuÅŸ olmadıkça borçlu, tevdi edilen ÅŸeyi geri alabilir.
Tevdi edilen ÅŸey geri alındığı anda alacak, bütün yan haklarıyla birlikte varlığını sürdürür.
2. DiÄŸer edimlerde
MADDE 110- Borcun konusu bir ÅŸeyin teslimini gerektirmiyorsa, alacaklının temerrüdü hâlinde borçlu, borçlunun temerrüdüne iliÅŸkin hükümlere göre sözleÅŸmeden dönebilir.
F. DiÄŸer ifa engelleri
MADDE 111-Borçlunun kusuru olmaksızın, alacağın kime ait olduÄŸunda veya alacaklının kimliÄŸinde duraksama sebebiyle ya da alacaklıdan kaynaklanan diÄŸer kiÅŸisel bir sebeple borç, alacaklıya veya temsilcisine ifa edilemezse borçlu, alacaklının temerrüdünde olduÄŸu gibi, tevdi ya da sözleÅŸmeden dönme hakkını kullanabilir.

KANUNUN DEVAMI Ä°ÇÄ°N LÜTFEN AÅžAÄžIDAKÄ° LÄ°NKÄ° TIKLAYINIZ
http://www.marbleport.com/madencilik-kulturu/192/6098-sayili-trk-borlar-kanunu-devami-ii


 

MADENCİLİK İLE İLGİLİ KANUN VE YÖNETMELİKLER