
JEOTERMAL


Jeotermal:Jeotermal Kaynak, “yerkabuğunun çeşitli derinliklerinde birikmiş ısının oluşturduğu, sıcaklığı sürekli 20oC’den fazla olan ve çevresindeki normal yeraltı ve yerüstü sularına oranla daha fazla erimiş mineral, çeşitli tuzlar ve azlar içerebilen sıcak su ve buhar” olarak tanımlanabilir. Bunlardan elde edilen her türlü enerjiye jeotermal enerji denir. Düşük (20-70oC), orta (70-150 oC) ve yüksek (150 oC’dan yüksek) entalpili (sıcaklıklı) olmak üzere genelde üç gruba yrılmaktadır. Yüksek entalpili akışkandan elektrik üretiminde, düşük ve orta entalpili akışkandan ise ısıtmacılıkta ararlanılmaktadır. Ancak, bugünkü gelişen teknolojilerle orta entalpili sahalardan da elektrik üretilebilmektedir. Bunların yanında akışkan, değişik amaçlarda olmak üzere entegre kullanıma da sunulabilir.
Jeotermal enerji, elektrik üretimi, ısıtma (şehir, konut, termal tesis, sera v.b.), kimyasal madde üretimi, kurutmacılık, ğartma, bitki ve balık kültüründe kullanılmaktadır. Jeotermal akışkandan elektrik üretimi dünyada ilk olarak 1904 yılında talyada gerçekleştirilmiş ve bugün İtalya, Amerika, Japonya, Filipinler ve Yeni Zelanda baştaolmak üzere 22 ülkenin jeotermal kaynaklı elektrik üretimi 8274 MW’a ulaşmıştır.
Dünyadaki jeotermal enerjinin doğrudan kullanımı (ısıtma, termalizm, kültür balıkçılığı v.b.) ise 11.300 MWt’dir. Dünya’da 2 Milyon konut eşdeğerinin üzerinde jeotermal ısıtma yapılmaktadır. Günümüzde, Dünyada, enerji ihtiyacının büyük bir kısmı hidrolik enerji ve fosil yakıtlardan karşılanmaktadır. Önümüzdeki yıllarda bu fosil yakıtların bitmesi ve bunların yerini yeni enerji kaynaklarının alması beklenmektedir. Jeotermal enerji de bunlardan biridir ve gün geçtikçe gelişmektedir.
Jeotermal enerji üretim maliyeti, diğer enerji kaynaklarına oranla düşüktür. Bu maliyet, entegre kullanımlar söz konusu olduğunda, daha da düşmektedir. Şöyle ki 110 MWe kapasiteli bir santraldan üretilen elektriğin şebekeye satış bedeli 4 cent/KWh dır. Alp-Himalaya orojenik kuşağı üzerinde bulunan ve genç tektonik etkinlikler sonucu gelişen grabenlerin, yaygın volkanizmanın, doğal buhar ve gaz çıkışlarının, hidrotermal alterasyon ve sıcaklıkları yer yer 102 oC’ye ulaşan 1000’in üzerindeki sıcak su kaynağının varlığı Türkiye in önemli bir jeotermal enerji potansiyeline sahip olduğunu göstermektedir.
1962 yılında MTA tarafından başlatılan jeotermal envanter çalışmaları, 1968 yılında elektrik üretimine elverişli Kızıldere-Denizli jeotermal sahasının keşfedilmesi ile hız kazanmıştır. 1982 yılında yine elektrik üretimine uygun Aydın-Germencik ve Çanakkale-Tuzla sahaları da keşfedilerek bu konudaki çalışmalar daha da genişletilmiştir. Bunlardan başka ısıtmacılığa yönelik birçok saha keşfedilmiş olup, Balıkesir-Gönen, Kütahya-Simav, Kırşehir, Kızılcahamam, İzmir-Balçova, Afyon Ömer, İzmir-Narlıdere, Afyon-Sandıklı, Kozaklı ve Diyadin sahalarında ısıtma uygulamaları yapılmış olup, bu uygulamalar halen devam etmektedir. Türkiyede halen 51.600 konut eşdeğeri ısıtmacılık yapılmaktadır ve kurulu güç 493 MWt düzeyine ulaşmıştır. Ayrıca, Türkiye’de şu anda, 194 adet kaplıcada sağlık amaçlı kullanım vardır. Bunun da değeri 327 MWt’dir. Böylelikle Türkiye’nin jeotermal doğrudan kullanım kapasitesi 820 MWt olmakta ve Türkiye, bu durumda doğrudan kullanım kapasitesi kurulu gücü ile Dünyada 4. sırada yer almaktadır. Isıtmacılık konusunda yapılan maliyet hesaplamalarına göre KWh ısının 7 Ocak 2000 tarihi itibariyle maliyeti şöyledir :
KAYNAK KWh
Jeotermal enerjiden üretimi : 7356 - 8425 TL.
İthal kömürden (6000 kcal/kg) üretimi : 18.127 TL
Linyit kömüründen (5500 kcal/kg) üretimi : 16.900 TL
Kalorifer yakıtından üretimi : 21.990 TL
Doğalgazdan üretimi : 14.990 TL
Türkiyede elektriğe yönelik uygulama ise Denizli-Kızıldere sahasında 1974 yılında kurulan 0.5 MWe kapasiteli bir pilot tesisle başlamış ve 1984 yılında aynı sahada TEAŞ tarafından yaptırılan bir santralle 20 MWe kapasiteye ulaşmıştır. Ülkemiz için yapılan talep tahmin projeksiyonunda, Aydın-Germencik, Çanakkale- Tuzla, Aydın-Salavatlı gibi sahalarda da önümüzdeki yıllarda jeotermal enerjiye dayalı santrallar kurulması ile ilgili çalışmalar planlanmaktadır. Türkiyede kurulacak jeotermal elektrik santrallerinin 2005 yılında 185 MWe, 2010 yılında 500 MWe, 2020 yılında ise 1000 MWe’e ulaşması beklenmektedir.Jeotermal ısıtmaya yönelik tahminler ise 2005 yılında 2926 MWt, 2010 yılında 3764 MWt ve 2025 yılı için 8182 MWt olarak öngörülmüştür. Bu değerlendirmeye göre en önemli artış ısıtma maksatlı kullanımda düşünülmektedir.
Jeotermal kaynak kullanımında, başta kimyasal sorun olmak üzere, birçok engelleyici faktör çözüme kavuşturulmuştur. Böylece, Türkiyedeki jeotermal enerji kullanımının daha büyük bir hızla artması beklenmektedir. Sonuç olarak; yeni sahaların keşfedilmesi ve mevcut sahaların geliştirilmesi amacıyla MTA, Üniversiteler, TEAŞ ve özel kuruluşların projelerine Devletçe destek sağlanmalı, Uluslararası kuruluşların bu sektöre yatırım yapması teşvik edilmeli, eğitim amaçlı çalışmalar desteklenmeli, yasal düzenlemeler bir an önce çıkarılmalı, yerel yönetimlere ve vatandaşın bu yatırımlara katılımı sağlanmalıdır. Ucuz ve temiz bir enerji olan jeotermal kaynakların öncelikli olarak devreye alınması, bu kaynağın bulunduğu yörelerimize ve ülkemize önemli ölçüde ekonomik ve sosyal katkı sağlayacaktır.
Jeotermal kaynak, yerkabuğunun çeşitli derinliklerinde birikmiş ısının oluşturduğu, sıcaklıkları sürekli olarak bölgesel atmosferik ortalama sıcaklığın üzerinde olan ve çevresindeki normal yeraltı ve yerüstü sularına göre daha fazla erimiş mineral, çeşitli tuzlar ve gazlar içerebilen sıcak su ve buhar olarak tanımlanabilir. Jeotermal enerji ise bunlardan dolaylı veya doğrudan her türlü faydalanmayı kapsamaktadır. Ayrıca,herhangi bir akışkan içermemesine rağmen, bazı teknik yöntemlerle ısısından yararlanılan, yerin derinliklerindeki "Sıcak Kuru Kayalar" da jeotermal enerji kaynağı olarak nitelendirilmektedir.
Sınıflandırılması :
Ülkelere göre değişik sınıflandırmalar olmasına rağmen jeotermal enerji, sıcaklık içeriğine göre kabaca üç gruba ayrılır:
1- Düşük Sıcaklıklı Sahalar (20-70 °C sıcaklık),
2- Orta " " (70-150 °C " ),
3- Yüksek " " (150 °C’den yüksek)
Düşük ve orta sıcaklıklı sahalar bugünkü teknolojik ve ekonomik koşullar altında, başta ısıtmacılık olmak üzere (sera, bina, zirai kullanımlar), endüstriden (yiyecek kurutulması, kerestecilik, kağıt ve dokuma sanayiinde, dericilikte, soğutma tesislerinde), kimyasal madde üretiminde (borik asit, amonyum bikarbonat, ağır su, akışkandaki CO2’ den kuru buz eldesinde) kullanılmaktadır. Ancak orta entalpili sahalardaki akışkanlardan da elektrik üretimi için teknolojiler geliştirilmiş ve kullanıma sunulmuştur. Yüksek entalpili sahalardan elde edilen akışkan ise elektrik üretiminin yanı sıra entegre olarak diğer alanlarda da kullanılabilmektedir.
Bu e-kitap, http://ekutup.dpt.gov.tr/ adresindedir.
Yeterli gelmediyse , Sizin için araştıralım bilim@marbleport.com