TAŞ KÖMÜRÜ
Fosil enerji kaynaklarından olan kömür, geçmişte olduğu gibi gelecekte de enerji kaynakları içindeki önemini koruyacaktır. Diğer kaynakların rezervleriyle karşılaştırıldığında çok büyük rezerve sahip olması, ekonomikliği, teminindeki güvenilirlik, fiyat istikrarı, kömürün çok önemli enerji kaynağı olduğunun göstergesidir.Dünya toplam kömür ticaretinin 550 milyon ton seviyesinde olması, bu ticaret hacminin başta elektrik üretimi olmak üzere demir-çelik ve çimento üretiminde gerçekleşmesi beklenmektedir.
Avrupa Birliği’nin 2020 yılı enerji talep projeksiyonunda; enerji kaynakları paylarındaki en büyük artış kömürde görülmektedir. Ülkemizde fosil kaynaklar içinde en büyük rezerve sahip olan kömüre gereken önem verilmemiştir. Oysa, sadece elektrik üretimindeki kömüre dayalı santralların payının %30 olması, önem verilmesi için yeterli nedendir. Kömürün sanayi ve teshinde kullanımı, üretilmesiyle yaratılan katma değer, istihdam, üretildiği bölgenin sosyo-ekonomik-kültürel kalkınmasındaki etkisi dikkate alınarak ulusal bir kömür politikası oluşturulması gerekmektedir. Bu çerçeve içinde yapılan incelemede, kömür çeşitli yönleriyle ele alınmış; Dünya ve Türkiye olarak rezerv, üretim, tüketim, maliyet, fiyat vb. konular istatistiki verilerle ortaya konularak kömürle ilgili sorunlar tartışılmış ve sorunların çözümüne yönelik politikalar oluşturulmaya çalışılmıştır.
Türkiye kömür rezervleri içinde büyük pay 8,26 milyar ton’la linyite aittir. Toplam 65,2 milyon ton olan linyit üretiminin 1998 yılı itibariyle %80’i termik santrallarda, %19’u ısınma ve sanayide tüketilmiştir. Bunun temel nedeni, dünya linyitleriyle karşılaştırıldığında linyitlerimizin daha düşük ısı değerine sahip olmasıdır. Taşkömürüne talebin artması yanında, üretilen kömürün pahalı ve yetersiz olması ithalatın giderek artmasına neden olmuştur. Çalışmada, bu gerçeğe rağmen, taşkömürü üretiminin nasıl artırılabileceği açıklanmaya çalışılmıştır. Linyit üretiminin artışını sağlamak amacıyla; büyük kapasiteli iş makinalarının temini için yatırım ile üretimi gerçekleştiren kuruluşlarda organizasyonda iyileştirme yapmak ve Elbistan sahasının tamamında biran önce santral amaçlı üretime geçilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
Linyit ve taşkömürü üretimindeki verimlilik değerleri, Dünya ölçeklerine göre düşüktür.Geçmiş dönemlere göre linyit üretiminde verimlilik artmış olsa da bunun temel nedeninin bir önceki döneme göre işçi sayısındaki azalma olduğu görülmektedir. Taşkömürü üretiminde verimliliğin neden daha düşük olduğu belirtilerek, yatırımların artırılması ve yeraltı - yerüstü işçi oranının düzeltilmesi gerektiği vurgulanarak üretim seviyesini artırabilmek için alınması gereken önlemler sıralanmıştır.
Çalışmada, bir önceki planlı dönemdeki gelişmeler ile önümüzdeki planlı dönemden beklenen gelişmelere yer verilmiş olup sorunlar bölümünde de Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu (TKİ) ve Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK)’nın temel sorunları ile sektörel sorunlar irdelenmiştir. TTK’da yatırımların ve işçiliğin yetersiz olduğu, rehabilitasyon projelerinin uygulamaya sokulması gerektiği belirtilmiştir. TKİ’de ise uygulamada olan projelerle ilgili yaşanan sorunlara yer verilerek, üretim artışını sağlamak, maliyeti düşürmek amacıyla yüksek kapasiteli iş makinalarının yatırımına geçilmesi zorunluluğu vurgulanmıştır. Sektörel sorunlarda, Türkiye Elektrik Üretim Anonim Şirketi (TEAŞ)’ın, Maden Tetkik Arama (MTA) Genel Müdürlüğü’nün ve Maden İşleri Genel Müdürlüğü (MİGM)’nün içinde bulunduğu bazı ana sorunlara yer verilmiş, 3213 sayılı yasayla MTA’nın dinamik yapısını kaybettiği ve arama yatırımlarının olmadığı, MİGM mevcudunun, sayısı 2.200’ü aşan kömür ruhsatlı sahaları denetlemekten uzak olduğu, mevcut kömür ithalat politikasının eksiklikleri ve yapılması gereken düzenlemeler konusunda öneriler ortaya konmuştur.
Yapılan politika önerilerinin yaşama geçirilmesi, ülkenin linyit ve taşkömürü üretim maliyetlerini düşüreceği gibi üretim seviyesini de artıracaktır. Ayrıca, bu çerçevede verimliliğin artacağına, dış ödemeler dengesine olumlu katkı sağlanacağına, bölgesel kalkınmada hamle yapılacağına, istihdam ve daha fazla katma değer yaratılacağına inanılmaktadır. Fosil yakıtlar (petrol, doğalgaz, kömür) sadece enerji hammaddesi değil; aynı zamanda bir çok sanayinin (boya, plastik, eczacılık, kozmetik, demir-çelik, alüminyum, vs gibi) ana girdilerinin üretildiği hammaddelerdir. Bugünkü tüketim seviyeleri ile, dünya petrol rezervlerinin 40 yıl, doğalgaz rezervlerinin 60 yıl ve kömür rezervlerinin ise 200 yılda tükeneceği tahmin edilmektedir. Bu karşılaştırma, sadece günümüz teknolojileri kullanılarak ekonomik olarak işletilebilecek kömür rezervlerini kapsamaktadır. Düşük kaliteli ve daha derinde bulunan kömürlerin ekonomik olarak değerlendirilmesine olanak sağlayacak gelişmeler dikkate alınmamıştır. Petrol ve doğalgazın aksine kömür, altı kıtada 50den fazla ülkede üretilmektedir. Özellikle doğalgazla karşılaştırıldığında, kömür rezervlerinin çok daha homojen dağıldığı görülmektedir.
Dünya doğalgaz rezervlerinin % 70i Orta Doğu ve eski SSCB de yeralmaktadır. Kömür sektöründe OPEC benzeri fiyat belirleyici bir kurum yoktur ve 30 yıldır fiyatlar, piyasada serbestçe belirlenmektedir. Kesintisiz kömür tedariki, uluslararası kömür piyasasındaki yoğun rekabet ile de garanti altına alınmaktadır. Eğer bir kömür üreticisinde herhangi bir sorun veya finansal zorluklar başgösterirse, pazardaki eksik tonaj, bir başka üretici tarafından kolaylıkla doldurulabilmektedir. Günümüzde, modern kömür üretim yöntemlerini kullanan kömür üreticileri fazlaca bir zorlukla karşılaşmadan, üretimlerini kısa sürede artırabilmekte veya geçici olarak azaltabilmektedirler. Böylece, üretim kapasiteleri piyasaya göre ayarlanabilmekte, ocak sahasında, limanlarda veya tüketim noktasında kömür stoklayabilme olanağı, esnek kömür ticaret anlaşmaları yapılmasına olanak sağlamaktadır. Kömürde, petrol ve doğalgazda olduğu gibi “al ya da öde” anlaşmaları yoktur. Bu sayede tüketiciler hem kısa, hem de orta vadede taleplerini ihtiyaçlarına ve mali durumlarına göre ayarlayabilmektedirler. Petrol ve doğalgaz piyasasında zaman zaman görülebilen darboğazlar, günümüz kömür piyasasında söz konusu değildir.
Kömür üretimi sermaye ve emek-yoğun bir madencilik türüdür. Ancak, piyasa koşulları ve teknolojideki yenilikler kömür üretim maliyetlerinin son 30 yıl boyunca istikrarlı gitmesini sağlamıştır. Yeni kömür ocaklarının açılması, yeni üretim tekniklerinin geliştirilmesi ve işçilik verimlerinin artması kömür fiyatlarında istikrarın başlıca nedenleri olmuştur. Petrol ve doğalgaz sektöründe, yeni rezervler giderek pazarlardan uzakta hatta okyanusların derinliklerinde bulunabilmektedir. Bu rezervlerin tüketime sunulabilmesi için, boru hattına ve diğer ekipmanlara büyük sermaye yatırımı yapılması gerekmektedir. Buna karşın, Kolombiya, Endonezya ve Avustralya’daki gibi yeni üretime açılan kömür sahaları, oldukça uygun konum ve jeolojik koşullara sahiptirler. Bu durum, alt yapı giderlerinin ve böylece, üretim maliyetlerinin düşmesine neden olmaktadır.
Uluslararası ticarete konu olan kömürün % 95i okyanusları aşarak ihracatçı ülkeden tüketici ülkeye nakledilmektedir. Buna karşın, doğalgazın nakledildiği uzun boru hatları, üretici ülke ile ithalatçı ülke arasında bir çok ülkeden geçmektedir. Ayrıca, kömür yüklü bir gemi battığında bu sadece tüketici açısından geçici bir sorun oluşturur. Oysa, boru hattı arızalandığı yere göre, neredeyse tüm doğalgaz pazarı için bir sorun olmaktadır. Uluslararası kömür piyasalarında kömür CIF fıyatının % 50sinden fazlasını nakliyat ve yüklemeboşaltma giderleri oluşturmaktadır. Örneğin; Avusturalyada ocak başı fiyatı 20 USD/ton olan kömüre 10 USD/ton yükleme-nakliye ve 14 USD/ton Avrupa’ya gemi ile taşıma şarjı yüklendiğinde, nihai fiyat 44 USD/ton olmaktadır.
http://ekutup.dpt.gov.tr/ adresindedir.
Yeterli gelmediyse , Sizin için araştıralım bilim@marbleport.com